Yazımız 4 Mart 2024 tarihinde güncellenmiştir.
2. Abdülhamid Han Sözleri…
Bu yazımızda Osmanlı İmparatorluğu’nun 34. padişahı olan ve 33 yıl hüküm süren 2. Abdülhamid Han ‘ın sözlerinden bir demet sunacağız.
10 Şubat 1918 yılında vefat eden Sultanın bugün vefatının 106.yıl dönümü.
2. Abdülhamid Han Sözleri
Kanla alınan toprak kanla verilir.
Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor!
Milletin kaderi milletin alnına yazılıdır!
Ben abdestsiz hiçbir devlet işine imza atmadım.
Bilmek güzel şeydir. Hele haddini bilmek ise daha güzeldir.
Bizi yükselten dinimize karşı duyduğumuz büyük aşktır.
İnsan iyi nişan almalı! Maşayı değil maşayı tutan eli vurmalı!
Bu millet kaç kez ölümden döndü de yine yüzünü güneşe döndü.
Bu demiryolunu koruyacak iki şey var: İslam’ın hilali, Türk’ün yıldızı.
İcabı halinde donanmayı kaybetmemek için canımı vermeye hazırım.
Raylara keçe döşeyin, Peygamberimizin ruhaniyetini rahatsız etmeyiniz.
“Bеni еvhamlı sanıyorlardı hayır! Bеn sadеcе gafil dеğildim, o kadar.”
Ok atmayı öğrettiğim bir kimse dahi yok ki sonunda beni nişan almış olmasın!
Filistin’i satın almak isteyen Yahudileri kapımdan kovduğum için Allah’a şükrediyorum.
Kırk yıl şu devletlerin birbirine düşmesini bekledim. Onlar birbirlerine düştü, şimdi ben tahtta değilim.
Padişah, İttihatçılar için şöyle diyordu: “Devleti on sene idare edebilirlerse ‘bir asır idare edebildik’ diye sevinsinler.
Benim prensibim budur. Ben terakki taraftarıyım. Avrupa’da ne icat olunursa memleketimizde yapılmalıdır.
Batı hiçbir vakit adil olmamıştır. Yükselişlerinde masumların kanı vardır. Düşüşlerine de masumların göz yaşları neden olacaktır.
Biz her şey olabiliriz. Cahil tecrübesiz hatalı bir siyasete kapılmış olabilir ve zararlar da verebiliriz ama Osmanoğulları olarak nasıl vatan haini olabiliriz?
Savaş yalnız sınırlarda olmaz. Savaş bir milletin top yekün ateşe girmesidir. Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi, yenilgi kaderdir.
Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!
“Bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!” (Theodore Herzl’e Filistin Cevabı).
Hiçbir fâni ihtirasım yoktur. Şu son günlerimde tek gayem, vatanı selâmet ve huzur içinde görmektir. Tecrübe, devlet hayatında büyük mazhariyettir. Ben hizmet arz etmezsem Allah ve tarih huzurunda mesul ve menfur (nefret edilen) olurum. Vebal, mani olanın olsun…
“Göreceksiniz yüzbaşım! İttihatçılar Turancılık gayretiyle hem Rusya, hem de İngiltere ile bir savaşa girerlerse Allah göstermesin Osmanlı’nın parçalandığına şahit olacağız. İnşallah böyle bir güç gösterisine girmezler.”
Osmanlı Devleti’ni parçalamak için birleşen devletler yalnız İngiltere, Fransa ve Rusya’dan ibaret olmayıp, bunların yanında gizli olarak Amerika, Brezilya, bir iki küçük kraliyetin yanında bilhassa İslâm kardeşliği iddiasında bulunan İran Devleti dahi aleyhimize ittifak etmişlerdi.
Büyük devletler arasındaki rekabetin eninde sonunda onları çatışmaya götüreceği gözler önündeydi. Öyleyse Osmanlı Devleti de böyle bir çatışmaya kadar parçalanma tehlikelerinden uzak yaşamalı ve çatışma günü ağırlığını ortaya koymalıydı. İşte benim 33 yıl süren siyasetimin sırrı…
Göreceksiniz yüzbaşım! İttihatçılar, İstanbul üzerine yürüyüşlerinden cesaret alarak bu devleti birtakım kötü serüvenlere sürükleyecekler, belki de Turancılık gayretiyle veya İslamcılık siyasetiyle korkarım ki hem Çarlık Rusya’sı, hem de Büyük Britanya İmparatorluğu ile aynı zamanda savaşa sokacaklardır.
33 sene devletim ve milletim için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah, bunu muhakeme edecek ise Resulullah’tır. Bu memleketi nasıl bulduysam öyle teslim ediyorum. Hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Hizmetimi ancak Allah’ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara çarşaf örmek istediler ve muvaffak da oldular.
Biz İstanbul’u Rumlardan zapt ettik. Fetih günü onlar matem tutmak isterler. Biz tezahürde bulunursak onların hissiyatını rencide ederiz. Benim zamanımda bir kere İstanbul’un fethi günü merasim yapmak istediler. Ben bu hissiyat noktasını nazara alarak müsaade etmedim. Bunlar hikmet-i hükümettir. Çünkü hükümet tebaasının hepsinin hissiyatını da rencide etmemeğe çalışmalıdır.
“Allah’ım helal etmiyorum! Şahsımı değil, milletimi bu hale getirenlere, hakkımı helal etmiyorum! Beni, benim için lif lif yolsalar, cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar, sarayımı yaksalar, hanümanımı, hanedanımı söndürseler, çoluğumu gözümün önünde parçalasalar helal ederdim de Sevgili’nin (Hz. Muhammed) yolunda yürüdüğüm için beni bu hale getiren ve milletimi ateşe atan insanlara hakkımı helal etmem…”
Çanakkale Savaşı sırasında her ihtimale karşı saltanatı Eskişehir’e taşımaya hazırlanan ve II. Abdülhamid’i de yanında götürmek isteyen Sultan V. Mehmed Reşad’a: “Ceddim Fatih Hazretleri İstanbul’u alırken, son Bizans İmparatoru şehirden kaçmayı düşünmemiş, ordusu başında ölmüştür. Biz, Bizans imparatorları kadar da mı olamıyoruz ki, şehri bırakmayı düşünüyoruz? Osmanlı Hanedanı İstanbul’u terk ederse bir daha oraya dönemez. Muhterem biraderime söyleyin; İstanbul’dan bir adım bile dışarı atmam” demiştir.
AYRILIK
Afakında salalar titredi payitahtın
Dediler, “Göçen Abdülhamid Han’dır”…
Gülistanım feryad ile yasında artık
Bildim ki yetim kalan cümle vatandır.
Zaman içre zaman olsaydı hayatın
Yine feda-yı can ederdin uğrunda vatanın.
Safa verdin, safa götür sultanına, sultanım
Duydum ki yetim kalan cümle İslam’dır.
İlahi! Şahidiz Hamid’in kulluğuna
Sana kul oluşunun zalime gam olduğuna!
Lütfet! Yüreğinde yanan aşk hatırına
Bizden ayırdın, amma kavuşsun gülistanına.