Akıcı Konuşmanızı Sağlayacak Diksiyon Tekerlemeleri

PAYLAŞ
Akıcı Konuşmanızı Sağlayacak Diksiyon Tekerlemeleri
  • 1538
  • +
  • -

Yazımız 5 Mart 2023 tarihinde güncellenmiştir.

Akıcı Konuşmanızı Sağlayacak Diksiyon Tekerlemeleri…
Teknoloji ve bilgi çağı olan günümüzde akıcı ve güzel konuşmanın ne kadar önemli olduğu hepimizin malumudur. Ses tonumuzu güzel kullanarak insanlar üzerindeki etkimizi daha da artırabiliriz.

Güzel ve akıcı konuşmak yani diksiyonumuzun güzel olmasını hepimiz isteriz. Günlük hayatta çevremizdeki insanlarla olan iletişimimizde veya sesimizi kullanacağımız bir mesleği icra ediyorsak diksiyonumuzu daha iyi hale getirecek egzersizler yapmalıyız.

Bir politikacı, eğitimci, sanatçı, radyo spikeri, oyuncu ve seslendirme sanatçılarının akıcı konuşması gerekmektedir. Dilimizdeki varsa pelteklik veya bazı harfler çıkaramama gibi sorunları da diksiyon eğitimi yada egzersizleri ile aşabiliriz.

Profesyonel anlamda sesinizi kullanan bir iş yapacaksanız tabi ki diksiyon eğitimini profesyonel kişilerden almalısınız. Ki bu eğitim kısa bir eğitim olmayacaktır.

Profesyonel eğitim alsanız da bu eğitimler sırasında sizlere bizim yazımızın da konusu olan kısa/uzun tekerlemelerle dil kasımızı geliştirme çalışmaları yaptırırlar.

Akıcı konuşmak veya sesiniz ile ilgili bir mesleği yapmak düşünceniz var ise ve diksiyonunuzu geliştirmek için eğitim almayı düşünüyorsanız aşağıdaki tekerlemelere şimdiden çalışmaya başlayabilirsiniz.

İlkokulda iken severek söylediğimiz ve genelde çok uzun olmayan eğlencelik ezbere okunan tekerlemeleri şimdi diksiyonumu geliştirmek için kullanacağız.

Birbirine benzer kelimelerin bir araya getirildiği “Dal sarkar, kartal kalkar; kartal kalkar, dal sarkar.” “Üç tunç tas  has hoşaf.” Veya “Bir berber br berbere bre berber gel beraber Berberistan’da berber dükkanı açalım demiş”  örnekleri olduğu gibi bir olay örgüsü yada mantık bağı bulunan benzer sözcüklerden yapılan uzun ifadelerin diksiyon eğitiminde daha kullanışlı olduğu görülmektedir.

Aşağıdaki tekerlemelerden çok uzun olanlarda olduğu gibi kısa tekerlemelerde mevcuttur.

Tekerlemeleri ezberlemeye uğraşmayınız

Mobil ekrandan veya  bir kağıda büyük harflerle okunaklı şekilde yazıp bakarak önce iç sesimizle dudaklarımızı kıpırdatmadan 3-5 kez okuyup sonra sesli okumaya geçebiliriz.

Biraz daha çalışınca dişlerimizin arasına kurşun kalem koyarak dilimizi biraz daha zorlayabiliriz.

Nasıl ki sporcular kas gelişimi için antrenman yaparlar. Dilimiz de bir kastır. Bu kası geliştiren egzersizleri düzenli yaparsak konuşmamız da akıcı olur.

Bu çalışmalarda dilimiz çok yorulacağı için biraz gözümüz korkabilir. Hemen pes etmeyiniz. Ama çok çalışacağım diye de ilk günlerden dilimizi aşırı yormayalım. Belli kademelerde yavaş yavaş düzenli çalışıp zorluk derecesini artıralım.

Hem güzel konuşmak, hem de diksiyonun önemli olduğu bir mesleği icra etmek istiyorsanız diksiyon eğitimini profesyonellerden almanızı tavsiye ederiz.

Yazımız içersinde diksiyon eğitimcisi  Eray Özden AKÇA hocamız yazımızda bulunan bir çok tekerlemeyi seslendirdiği bir videomuzda bulunmaktadır. Ayrıca kulağımıza tanıdık gelen, filmlerin seslendirme/dublaj sanatçılarını da tanıtan videoları da ekledik.(Güncelleme: Hocamızın kanalında bu video üyeye özel olmuş. Kanala bakmak için LİNK)

Şimdiden kolay gelsin.

Aşağıda çok sayıda diksiyon tekerlemesi mevcuttur. Bunlardan yararlanarak, güzel, etkili ve kusursuz bir konuşmaya sahip olabilirsiniz:

Tekerlemeler kısadan uzun doğru sıralanmıştır.

Akıcı Konuşmanızı Sağlayacak Diksiyon Tekerlemeleri

 Üç tunç tas has kayısı hoşafı.

 

Paşa tası ile beş tas has kayısı hoşafı

 

Şemsi Paşa Pasajı’nda sesi büzüşesiceler

 

Eller bazlamalandı da biz bazlamalanamadık.

 

 Kırk kırık küp kırkının da kulbu kırık kara küp.

 

Şemsi Paşa Pasajı’nda üç tas has kayısı hoşafı…

 

Halam halhallarla halkaları, halatları hallaççıya verdi.

 

Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortada boş su şişesi.

Diksiyon Tekerlemeleri

 Şu dağda beş boş eşek, beşi de bez yüklü besili beş boz eşek.

 

Iğdır’ın ığıl ığıl akan ılıman ırmağının kıyıları ıklım tıklım ılgın kaplıdır.

 

 Mehmet’in mercan tesbihini imamelemeli mi, imamelememeli mi?

 

Bu yoğurdu mayalamalı da mı saklamalı, mayalamamalı da mı saklamalı?

 

 Bu yoğurdu sarımsaklasak da mı saklasak, sarımsaklamasak da mı saklasak?

 

İbiş’le Memiş, mahkemeye gitmiş, mahkemeleşmiş mi, mahkemeleşmemiş mi?

 

Elalem bir ala dana aldı, ala danalandı da; biz bir ala dana alıp ala danalanamadık.

 

Söyle kızım kızına, o da söylesin kızının kızına, ağlatmasın kızınızın kızı, kızımızın kızını.

 

 Bu yapıyı yıkıp yapsak da mı otursak, yoksa yapmadan otursak da mı yıkıp yapsak?

 

Değirmene girdi köpek, değirmenci çaldı kötek; hem kepek yedi köpek, hem kötek yedi köpek.

 

 Tokmakçı tokmağını tokmaklattırıyor mu, tokmaklattıramayıp topuzcudan topuz yiyor mu?

 

Ilım ılınan, ılıcalı ılıcalı akan ılık Iğdır Irmağı’nın kıyıları ıkır tıkır ığrıp ağaçlarıyla kaplıdır.

 

 Kafakâğıdını kabadayı Kadir’e kaptıran kapkaççı Kasım’ın Kahire’deki kalecikli kaparozcusu geldi.

 

Şu karşıda kara kuru kavak, karardın mı ey kara kuru kavak, sarardın mı ey kara kuru kavak!

 

 Ecelerin Eceabat’taki evlerindeki tekir kedi, tenceredeki elli dirhem eti kendi kendine yedi.

 

Dilenci dalları dama düşürdüğü için mi dövüldü, dama düşen dalları diline doladığı için mi dövüldü?

 

 İnim inim inleyen ibiliklerin, ibibiklerin ibiklerini ibrişimli iplikle ipil ipil istifleyen İskilli İskilipli’nin işliğinde toplandık.

 

Cumaları cumadan cümbür cemaat cicili bicili, cücüklü cacıklı cingöz, candan ciltçi Cemal’in cumbalı evine koşardık.

 Kıyma kıyamayan kırık kollu kasap Keramettin, karşıda körkütük kıyma kıyan kasap Kâmil’den kokmuş kokoreç aldı.

 

Dört deryanın deresini dört dergâhın derbendine devrederlerse, dört deryadan dört dert, dört dergâhtan dört dev çıkar.

 

 Zamanı gelsin diye, samanı saklayan Zihni, saatinin zemberiğinden saman sarısı seslerin serpildiğini hissedince zır zır ağladı.

 

Şu karşıda bir dal, dalda bir kartal; dal sarkar, kartal kalkar; kartal kalkar, dal sarkar. Dal kalkar, kartal sarkar, kantar tartar.

 Üstü üç taşlı taç saplı üç tunç tası çaldıran mı çabuk çıldırır, yoksa iç içe yüz ton saç kaplı çanı kaldıran mı çabuk çıldırır?

 

Jurnalci Jale ile jeneratör Müjgan, Japonya’dan jilet, jant, jet, jambon, jelatin, jartiyer, jeton, jarse, Japon gülü getirdiler.

 

 Marmaris’ten Marmara’ya maviş maviş menevişli mermerlerle mermerciler, mamacılar ve marmelâtçılar mırın kırın, mışıl mışıl gittiler.

 

Ocak kıvılcımlandırıcılarından mısın, kapı gıcırdatıcılarından mısın? Ne ocak kıvılcımlandırıcılarındanım, ne kapı gıcırdatıcılarındanım.

 

 Al bu takatukaları, takatukacıya takatukalatmaya götür. Takatukacı takatukaları takatukalamam derse, takatukacıdan takatukaları takatukalatmadan al da gel.

 

Sason’un susuz sazlıklarında sadece soğanla sarımsak yetişebileceğini söyleyen Samsunlu sebzecilerin sözüne sizler de sessizce ve sezgilerinize sığınarak inanabilirsiniz.

 

 Galata Kulesi kapısı karşısındaki kuru kahvecinin gıgısı çıkık, dişi kırık kurbağa kafalı, karakoncoloz kalfası halkı karışıklığa getirip kahveye kavruk kakula kırığı kattı.

 

Çatalca’da topal çoban çatal yapar, çatal satar. Nesi için Çatalca’da topal çoban çatal yapar çatal satar? Kârı için Çatalca’da topal çoban çatal yapar çatal satar.

 

 Okmeydanı’nndan Oğuzeli’ne otostop yap; Oltu’da volta at, olta al; Orhangazi’de Orhanelili Orhan’a otostopçuluk öğret, sonra da Osmancıklı Osman’a otoydu, fotoydu lotoydu, say dök.

 

Şazende Şazi ile Zifos Zihni zaman zaman sizin sokağın sağ köşesinde sinsi sinsi fiskoslaşarak sizi zibidi Suzi’ye sonsuz ve sorumsuz bir hayasızlıkla ikide bir şikayet ederler.

 

 Topal Talip’le Tophane’li Tahsin, tahteravalli tahtasından tepetaklak tortop taşların ortasına düştüler de, ne tahteravalli tahtasını tazmin ettiler, ne de tahteravalli tahtasını tamir ettiler.

 

Be birader buraya bak… Başı bereli, burma bıyıklı beti benzi bembeyaz, beberuhi boylu Bilal’in burnuna biber kaçırıp, bir bebek gibi bar bar bağırması, bir bakıma hoş, bir bakıma boş, berbat bir hal değil midir?

 

 Cemil, Cemile, Cemal cumaları cilacı cüce Canip’in cicili bicili cumbalı ciltevinde cümbür cemaat cacıklı civcivle cücüklü cacık yerler, sonra da Cebecili cingöz coğrafyacının cinci ciciannesinin cırcırböceğini dinlerler.

Be birader buraya bak… Başı bereli, burma bıyıklı beti benzi bembeyaz, beberuhi boylu Bilal’in burnuna biber kaçırıp, bir bebek gibi bar bar bağırması, bir bakıma hoş, bir bakıma boş, berbat bir hal değil midir?

 

 Yalancıoğlu yalıncık Yayla Dağı’nın yahnisini yağsız yiyebilirse de Yayla Dağı’nın yağlı yoğurdundan, Yüksekova’nın yusyumru yumurta yumurtlayan tavuklarından, bir de yörük ayranıyla yufkasından asla vazgeçemez.

 

Cüce çinici celalli hoca Çebi, geceleri içki içince gizlice marpuççular içindeki züccaciyelere gidip, içi Çince yazılı çevizcikleri ciro için iç içe geçmiş cicili bicili üç çeşit biçimsiz civalı cam çubuğu cepceğizine indirdi.

 

 Sizin damda var beş boz başlı beş boz ördek, bizim damda var beş boz başlı beş boz ördek. Sizin damdaki beş boz başlı beş boz ördek, bizim damdaki beş boz başlı beş boz ördeğe, “siz de bizcileyin beş boz başlı beş boz ördek misiniz”, demiş.

 

Taşlı tarladaki terasta talaşlar tutuşunca başlayan telaş, talaşların tamamıyla ve büsbütün tutuşmasıyla artmış. Tutuşan talaşları görüp tellaklar telaş ettikçe talaşlar tutuşmuş, talaşlar tutuştukça tellaklar telaş etmiş ve terasın trabzanına tutunmuş bakan Trabzonlu teşrifatçı titiz Tahsin Tevfik, talaşlar tutuştukça telaş eden tellaklara boşuna telaş ediyorsunuz, demiş.

 

Bilinen En uzun Tekerleme

Bilgi: şini: ölçek —-kekere mekere : Kuş yemi yapmak için ekilen bir bitki anlamına gelmektedir.

 

Bu tarlaya bir şinik  kekere mekere  ekmişler.

Bu tarlaya da bir şinik kekere mekere ekmişler.

Bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye boz ala boz başlı pis porsuk dadanmış.

Bu tarlaya da ekilen bir şinik kekere mekereye de boz ala boz başlı pis porsuk dadanmış.

O tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuk, diğer tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuğa demiş ki: “Sen ne zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuksun?”

O da ona cevaben “Sen ne zamandan beri o tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuksan ben de o zamandan beri bu tarlaya ekilen bir şinik kekere mekereye dadanan boz ala boz başlı pis porsuğum.” demiş.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir