Yazımız 31 Ocak 2024 tarihinde güncellenmiştir.
Barış Manço Sözleri…
Barış Manço , 2 Ocak 1943 tarihinde İstanbul’da doğdu. Bestelediği 200’ün üzerinde şarkısı, kendisine 12 altın ve 1 platin albüm/kaset ödülü kazandırırken, bu şarkıların bir bölümü daha sonra Yunanca, Bulgarca, Arapça, Farsça, Kürtçe, Japonca, İbranice, Fransızca ve Flemenkçe’ye çevrilerek, kendisi ve/veya başka sanatçılar tarafından da seslendirildi.
“7’den 77’ye”, Türk Televizyonculuğunda şimdiye kadar ulaşılamamış bir rekora imza atarak Türkiye’de en uzun ve en başarılı televizyon yayıncılığını yaptı.
“Ekvator’dan Kutuplar’a” 5 kıtada 100’den fazla değişik yöreye giderek, 600.000 km’ye yakın yol kat eden Barış Manço ülkemiz belgeselciliğinde bir çığır açtı.
Çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca konuşan Barış Manço, yüksek öğrenimini Belçika’da “Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi’nde tamamladı.
Sanat hayatında 300’ün üzerinde ödüle sahiptir.
1 Şubat 1999 yılında kaybettiğimiz Barış Abimizin aramızdan ayrılışının 24. yıl dönümü.
Barış Manço’nun farklı zamanlarda yapılan röportajlardaki sözlerinden ve her biri okul niteliğinde olan şarkılarındaki sözlerinden bir demet hazırladık.
Hayatımıza kattığın renkler ve değerler için Teşekkürler Barış Abi…
Mekanın cennet olsun.
Barış Manço Sözleri
“Bir gün ölürsem, öldüğüm günü değil, doğduğum günü hatırlayın…”
Her yeni doğan bebek yeni bir dünya demek.
İnsanın öğrenmesi gereken ilk dil tatlı dildir.
Kaynak
Geçmişini bilmeyen bugününü anlayamaz ve yarınını kuramaz.
Ben yaşarken kendime sanatçı diyemem, çok ayıptır. Ancak on, yirmi, kırk yıl sonra diyebilirler.
Ne yazık ki, her beraberliğin bir de ayrılığı oluyor; ne yazık ki, her başlangıcın bir sonu olduğu gibi.
Topraktan geldi insan, yine toprağa dönecek iki lokma ekmek için ömür boyu dövüşecek.
Gençlerimizin ülkemizi iyi yerlere getireceğinden eminim; biz onlara köstek olmayalım yeter
Oğullarımın isimleri doğdukları gün aklıma geldi. Belki de doğunun ve batının barış içinde olmasından dolayı bu isimleri koymuşumdur.
Hiç bir Allah’ın kulu, hiç bir şeyi laf olsun diye yapmıyor. Bunun karşılığı bazen maddeyle, bazen maddenin dışı manevi şeylerle, bazen her ikisiyle ölçülür.
Çıkmaz sokağa girmeden gösterelim ve hiçbir insandan esirgemeyelim sevgilerimizi. Üç beş günlük dünya hayatı değmiyor hiçbir kavgaya.
Ben yaşanmış her şeyi seviyorum, birileri tarafından yaşanmış, paylaşılmış her şeyi seviyorum. Düşünülenin aksine ben tarih sevmiyorum, geleneği seviyorum. Tarih ölür, gelenek yaşar.
Ben bir şarkıcı, besteci olarak bu dünyaya gelmedim. Düşüncelerimi aktarmak üzere geldim. Bu; gün geldi şarkı söylemekle oldu, gün geldi bir televizyon programında çocuğun saçlarını okşamakla oldu.
Ben ne çağdaş Türk ozanı, ne çağdaş Dede Korkut ne de günümüzün Nasrettin Hoca’sıyım. Sadece 20. yüz yılda yaşamış ve o yüz yıla damgasını vurmaya çalışan bir Türk’üm. 20.yüzyılın Türk müziğini yapıyorum.
Bir kişinin adı en son ne zaman telaffuz edilirse o gün ölmüş oluyor insan. Yani fizik olarak bu dünyayı terk etmek çok da önemli bir şey değil. Nasıl olsa günün birinde hepimiz terk edeceğimiz için ve milyarlar terk ettiği için. Ama adınız anılmadığı gün gerçek anlamda bu dünyayı terk etmiş oluyorsunuz.
ŞARKILARINDAN SÖZLER
Dünya dolu yar olsa da,
alacağın bir tane…
Göklerden daha mavi,
denizlerden daha derin,
topraktan güzel kokan ne ola?
Uzun kulaklarını son bir kez salla ,
seni çok çok özledim arkadaşım eşşek.
İki küçük kol düğmesi bütün bir aşk hikayesi
iki düğme iki ayrı kolda bizim gibi ayrı yolda
Kul Ahmet erken kalkar haydi ya nasip derdi,
kimseler anlamazdı, ya nasip, ne demekti.
Para pula ihtişama aldanıp kanma dostum,
içi boş insanların bu dünyada yeri yok.”
Unutma ki dünya fani veren Allah alır canı
ben nasıl unuturum seni can bedenden çıkmayınca.
Altın çöpe düşse değerini kaybeder mi?
tenekeyi parlatsan hiç çeyrek altın eder mi?
Unutmak kolay demiştin…alışırsın demiştin …
öyleyse sen unut beni yeter ki benden isteme.
Diyeceğim o ki kişi yetinmeli
yaşam dediğin kısacık bir çizgi
namus şeref onur hepsi güzel ama
en önemlisi helal alın teri
Bir gün dönsem sözümden
düşerim dost gözünden
dünya dönüyor dostlar
bir sözden dönsem çok mu
devran donuyor dostlar
ben dönmüşüm çok mu
Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası, topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası. Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna. Kimi tatlı peşinde kimininse tuzu yok.
Çivi çiviyi söker derler,
soğuktan donanı buzla ovarlar.
ben zaten yanmışım dostlar,
peki beni fırına mı koysalar.
zeytin suyuna kuru ekmek,
böyle gelmiş böyle gidecek.
Hava ayaz mı ayaz ellerim ceplerimde
bir türkü tutturmuşum
duyuyorsun değil mi?
Çalacak bir kapım yok
mutluluğa hasretim
artık sokaklar benim
görüyorsun değil mi? ”
sabret gönül sabret, sakın isyan etme
bir gün elbet bitecek bu çile, isyan etme
dört kitaptan başlayalım istersen gel söze…
orda öyle bir isim var ki kuldan öte kuldan ziyade
O’nu düşün o’na sığın o senden öte benden ziyade
Usta terzi dar kumaştan bol gömlek diker
doğru tartan esnaf rahat huzurlu gezer
eğrinin ve doğrunun hesabı mahşerde
dünyada biraz huzur her şeye bedel
sağlığın nasıl gülüm sen ondan haber ver
ilaç neye yarar vade geldiyse eğer
Yaz dostum güzel sevmeyene adam denir mi?
yaz dostum selam almayana yiğit denir mi?
yaz dostum altı üstü beş metrelik bez için,
yaz dostum boşa geçmiş ömre yaşam denir mi?
Yaz dostum
yoksul görsen besle kaymak bal ile
yaz dostum
garipleri giydir ipek şal ile
yaz dostum
öksüz görsen sar kanadın kolunu
yaz dostum
kimse göçmez bu dünyadan mal ile`
Nane, limon kabuğu, bir güzel kaynasın aman
Ha, ha, ha, ha, ha, içine hatmi çiçeği, biraz tere otu katasın aman
Ha, ha, ha, ha, ha, hatta biraz tarçın, bir tutam zencefil aman
Ha, ha, ha, ha, ha, bin derde deva geliyor, biraz daha sabret güzelim
Ha-ha-ha-ha-ha-hapşu
Çok yaşa
(Sen de gör)
Rahat ve iyi yaşa