Charlie Chaplin Sözleri

PAYLAŞ
Charlie Chaplin Sözleri
  • 1151
  • +
  • -

Yazımız 31 Aralık 2023 tarihinde güncellenmiştir.

Asıl adı Sir Charles Spencer Chaplin olan Charlie Chaplin, İngiliz sinema oyuncusu ve yönetmenidir. Şarlo olarak da bilinir. 1889 yılında Londra’da dünyaya gelmiştir. Anne ve babası sirk oyuncusu olan Chaplin olan altı yaşında sirklerde şarkı söylemeye başlar. Chaplin küçük yaşta babasını kaybeder, annesi de akıl hastası olan Chaplin zorlu bir hayat yaşar. Chaplin, on yedi yaşlarında Fred Karno’nun müzikhol topluluğuna girer. Marck Senett’in yardımıyla sinema oyunculuğuna geçen ve birçok filmden rol alan Chaplin, komedi türünde kısa sürede meşhur olmuştur. Filmlerinde yergi, maskaralık ve güldürü unsurları iç içe kullanılan Chaplin, kırk yıldan fazla sanat hayatında 79 film yaptı.Chaplin’in sözlerinden bir demet sunuyoruz.

 

Hayat dar alanda trajedi, geniş açıda komedidir.

 

Çok fazla düşünüp, çok az hissediyoruz.

 

Gülümsemediğin gün, kaybolmuş bir gündür.

 

Zekadan çok nezakete ve iyiliğe ihtiyacımız var.

 

Bir adamın gerçek karakteri sarhoşken ortaya çıkar.

 

Benim hayatımdaki en büyük düşman zamandır.

 

Aşağı bakıyorsanız asla gökkuşağı bulamazsınız.

 

Hayal gücü, eyleme geçilmediği sürece önemsiz bir şeydir.

blank

Hayal edebileceğim en üzücü şey, lükse alışmaktır.

 

Diktatörler kendilerini özgür kılmak için insanları köleleştirir.

 

Zaman en iyi yazardır. Her zaman mükemmel sonu yazar.

 

Gün sonunda yapmadıklarınla değil yaptıklarınla yargılanırsın.

 

Bir kişiyi öldürürsen katil,milyonlarca kişiyi öldürsen kahramansın.

 

Bu aşağılık dünyada hiçbir şey kalıcı değildir, sıkıntılarımız dahil.

 

Ayna benim en iyi arkadaşımdır. Çünkü ben ağladığımda, o asla gülmez.

 

Dünyayı anneler, şairler ve öğretmenler yönetseydi, kimseler sızlanmazdı.

 

Evrensel bir nimet olan sessizlikten zevk alabilenler, dünyanın en mutlu kişileridir.

blank

Egolarımız olduğu sürece, hepimiz tahttan indirilmiş hükümdarlar gibiyiz.

 

Yağmurda yürümeyi sevmişimdir hep, kimse ağladığımı göremiyor diye.

 

Gerçekten gülebilmek için dertlerinizi anlamalı ve onlarla oynayabilmelisiniz.

 

Beni anladıkları için, seni anlamadıkları için alkışlıyorlar. (Albert Einstein’ya söylemiş olduğu söz.)

 

Amacınız zarar vermekse, güce ihtiyacınız vardır. Diğer her şey için sadece sevgi yeterlidir.

 

Güldürmek mesele değil ki onu soytarılarda yapıyor. Gözlerinin içini güldürebiliyor mu? Ondan haber ver.

 

Dünya herkese yetecek büyüklükte. Onun için, başkasının yerini kapmaktansa, çalışarak gerçek yerinizi bulun.

 

Konuşursam beni sadece İngilizce bilenler anlayacak ama sessiz bir filmi herkes anlayabilir ve dünya Amerika’dan ibaret değil.

Nefret sona erecek, diktatörler ölecek ve iktidar tekrar halkın eline geçecek. İnsan ölümlü olduğu sürece özgürlük asla yok edilemez.

 

Vicdanınıza, şöhretinizden daha çok önem verin. Vicdanınız sizin kimliğinizi belirler. Şöhret ise başkalarının sizin hakkınızdaki görüşleridir ve bu görüşler ancak onları bağlar, sizin değil.

 

Oyunculukta detayların kusursuzluğuna inanmam. Her şeyin kusursuz olduğu bir filmden nefret ederim, makine işi gibi gelir bana. Ben insani kusurları ve insani dokunuşları severim.

 

Hayat on provası yapılmamış bir tiyatro gösterisidir. Bu, alkışı olmayan tiyatronun perdesi kapanmadan; gülün, şarkı söyleyin, dans edin, âşık olun.. Hayatınızın her anını değerlendirin.

 

Ben, henüz icat etmediğim şeylerin listesini yaptım: kederi ve moral bozukluğunu emecek bir elektrikli süpürge; çıkmaza girdiğimizde kafamızdaki fikirleri karıştıracak bir mikser; söylediğimiz kötü ve yanlış şeyleri silmeye muktedir bir kova gaz yağı…

 

Hayatın bize çizdiği yol, özgürlük ve güzelliklerle dolu olabilir, ama biz bu yolu yitirdik. Hırs insanların ruhunu zehirledi, dünyayı bir nefret çemberine aldı. Hepimizi kaz adımlarıyla sefaletin ve savaşların içine sürükledi. Hızımızı artırdık, ama bunun tutsağı olduk. Bolluk getiren makineleşme bizi yoksul kıldı. Edindiğimiz bilgiler bizi çıkarcı yaptı, zekâmızı da katı ve acımasız. Çok düşünüyoruz, ama az hissediyoruz. Makineleşmeden çok insanlığa, zekâdan çok iyilik ve anlayışa gereksinmemiz var. İnsancıl değerlerimizi koruyamazsak hayat korkunç olur, hep yitiririz. Siz insanlar güçlüsünüz. Makineleri yapacak güç sizdedir. Bu hayatı olağanüstü bir mutluluk serüvenine çevirecek olan yine sizlersiniz. Öyleyse, insanlık ve demokrasi adına bu gücü kullanalım ve milliyetçilik hastalığına karşı birleştirelim. Din, dil, ulus ayrımcılığı olmayan yeni bir dünya yaratalım.

 

Küçük bir çocukken babamla bir sirk şovunu izlemeye gittik. Bilet sırasında uzun bir kuyruk vardı ve önümüzde anne-baba ve 6 çocuktan oluşan bir aile vardı.

Fakirlik hallerinden belliydi, elbiseleri eski ama temizdi. Çocuklar sirkten bahsederken çok mutlu görünüyordu.

Onların sırası gelince, babaları gişeye geçti ve bilet fiyatını sordu. Gişe çalışanı ona bilet fiyatını söyleyince adam kekelemeye başladı ve dönüp karısının kulağına birşeyler fısıldadı.

Mahcubiyet yüzünden kolayca okunuyordu.

Birden babam cebinden 20 Dolar çıkardı ve yere attı. Sonra da eğilip yerden aldı ve adamın omzuna dokunarak şöyle dedi;

“Paranız düştü beyefendi..”

Adam babama baktı ve gözleri dolarak “Teşekkür ederim efendim” dedi.

Onlar içeri girdikten sonra babam beni elimden çekti ve kuyruktan çıktı. Çünkü babamın adama verdiği 20 Dolardan başka parası yoktu.

O günden beri babamla gurur duyuyorum ve o 2 dakika benim hayatımda izlediğim en güzel şovdu. O gün izleyemediğim sirk şovundan eminim daha güzeldi…..

 

Annelerinin rahatsızlığı sebebiyle evde birbirine sokularak uyuyan iki kardeşten küçük olanı, yıllar sonra çocukluk günleriyle ilgili şunları söyleyecektir: “Yoksul mu yoksulduk. Küçük bir odada yaşıyorduk. Çoğu zaman yiyecek bir lokma ekmeğimiz olmazdı. Ayakkabılarımız da yoktu. Annem kimi kez potinlerini çıkarıp birimize giydirir, potinleri giyen de yoksullara dağıtılan çorbanın peşine düşer ve günlük tek aşımız olan çorbayı kapıp getirirdi.”

Annesinin ayakkabısını giyen bir çocuğun adımları nasıldır? Ayağından büyük olan ayakkabılar çıkmasın diye kısa ve çabuk çabuk!..

Yıllar sonra o küçük çocuk, yani Charlie Chaplin, sinema tarihinin en unutulmaz, en güzel komedi karakteri Şarlo ile annesinin ayakkabıları ayağından çıkmasın diye çorba almaya giderken attığı adımlarla bütün dünyayı güldürecektir, kısa ve çabuk çabuk!..(Sunay Akın  )

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir