Yazımız 1 Eylül 2024 tarihinde güncellenmiştir.
Ebulfez Elçibey Sözleri…Azerbaycan direniş ve bağımsızlığının sembol isimlerinden birisi olan Elçibey’in asıl adı Ebulfez Kadir Güloğlu Aliyev’dir. 1938 yılında Nahçıvan’ın Keleki Kasabası’nda dünyaya gelen Elçibey, gözlerini Sovyet zulmüne açmış ve Azerbaycan’ın istiklâli için hayatı boyunca emsalsiz bir mücadele vermiştir.
1957’de Azerbaycan Devlet Üniversitesi (ADU) Şarkiyat Fakültesi Arap Filolojisi Bölümünü kazandı. Elçibey üniversiteyi bitirdikten sonra Mısır’da mütercim olarak görev yaptı. Mısır’dan döndükten sonra Elçibey ADU doktora sınavına girdi ve kazandı. 1969 yılında “Tuluniler Devleti” konulu doktorasını bitirerek tarih bilimleri doktoru olur. Sovyet Bloğunda Türk kelimesinin yasak olduğu bir zamanda Elçibey’in “IX. Yüzyılda Türk Tuluniler Devleti” hakkında doktora tezini yazması kolay mesele değildi. Elçibey 1970–1975 yılları arasında ADU’nun Şarkiyat Fakültesi’nde Doçent olarak çalışmaktaydı. (kaynak)
1976 yılında Sovyetler’e karşı ilk Azerbaycan öğrenci hareketlerini başlatan Elçibey, daha genç yaşında Türklük şuuruyla pek çok genci etrafına toplamış ve adeta bir bahçıvan gibi pek çok yüreğe kalbindeki istiklâl tohumlarını saçmıştır.
Türklük şuuru konusunda kimselerin eline su dökemeyeceği Elçibey, Ayaz Muttalibov’un kısa süren Cumhurbaşkanlığı’ndan sonra Azerbaycan’ın ikinci Cumhurbaşkanı seçilmiş ve büyük ideallerle görevi devralmıştır. Büyük Azerbaycan Yolunda adlı kitabıyla hayallerindeki Turan Devletini kaleme alan Elçibey, 22 Ağustos 2000 yılında Ankara’da Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. (kaynak)
Vefatının 24. Yılında Elçibey’in sözlerinden bir derleme hazırladık…
Ebulfez Elçibey Sözleri
Biz halkı seve seve hakka doğru gidiyoruz.
İslam dini kadar ilme talepkâr din olmadı.
“Ey ulu Allah’ım, Türklüğümü benden esirgeme.’’
Tarih gösteriyor ki, dünyayı yaşatacak bir şey var, o da; Hak ve Adalet!
Allah’a giden yol halktan geçer, kim Tanrısına yakın olmak istiyorsa halkına yakın olsun.
Dini siyasete niye qatırlar? Dini siyasete qatan adam menim âlemimde mamusu pula qatan adam kimidir.
Bütün dünya Türkleri bu asrın başlangıcına kadar hiçbir zaman milliyetçi olmamışlar devletçi olmuşlardır.
Çok işkence gördüm, çok çektirdiler.
Hiçbirine yanmam da bir Atatürk rozetim vardı
Yakamda, onu aldılar elimden, hala içim yanar.
“Siz büyük bir milletin evlatlarısınız… Azerbaycan adı bize sonradan verilmiş, hepimiz Türküz ve Türkçülüğümüzle her zaman gurur duymalıyız.’
“Atalarından yadigar kalan vatan aşkını göğsünde gezdiren Azerbaycan Halkı, azatlığın ışığına doğru durmadan yürüyecektir. Bu yürüyüşü dünyadaki hiçbir kuvvet durduramayacaktır.”
Bizim bayrağımızda üç renk var:
- Türk’lük: Türk kendine dön, kendine dönersen büyük olursun.
- Hürriyet demokrasi ve çağdaşlık
- İslâm
Tuttuğumuz yol, büyük önder, Mehmet Emin Resulzade’nin yoludur. Bu yol Setterhan’ın, Hıyabani’nin, Pişeveri’nin yoludur ve ben eminim ki biz, müstakil, bütün ve demokratik Azerbaycan’a götüren bu yolu şeref ve liyakatle devam ettireceğiz.
Ben devletin İslâm devleti olmasına da muhalifim. İslâm ruhun bir meylidir, felsefî esastır. Dünyevî işlerde insanlar için demokrasi de bir ihtiyaçtır. Devlet bir cihazdır, O insanlara hizmet eden bir cihazdır. Cihazın dini olmaz, insanların dini olur.
Azerbaycan Türk’ü ilk önce milli varlığını anlamalı, özünü, öz halkını, öz dilini, tarihini, kültürünü, vatanını derinden öğrenip bilmeli, sevmeli, korumalı, yükseltmeli ve onlara sahip çıkmayı becermelidir. Tek sözle, bugün bütün Azerbaycan Türkleri milli mukadderatlarını tayin edebilmek için mecburen milli kimliklerini kavramalı ve bu yolda mücadele vermelidir.
“Samimi bir şekilde inanıyorum ki, Ali bey Hüseyinzade, Zeki Velidi Togan, İsmail bey Gaspıralı, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Resulzade, Nihal Atsız ve XX.yüzyılın büyük Türk fikir adamlarının gittiği bu yolda gidecek ve onların arzularını hayata geçireceğiz.’’
“1988 yılının Aralık ayı idi. Ben eve geldiğimde iki rus askerinin evde arama yaptığını gördüm. Duvarda ise Atatürk’ün üniformalı portresi asılı idi. Askerler onun kim olduğunu sorunca, ben de “Ulu Babam(dede) cevabını verdim. Rütbesinin ne olduğunu sorduklarında ise Mareşal dedim. Sonra o Rus askeri yanındakine heyecanla : “Biliyor musun biz bir mareşalin evini arıyoruz’’ dedi.’’
“Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini kurarak, nasıl Türkleri esaret zincirinin aşağılayıcı boyunduruğundan çekip çıkarttıysa, bunu milletine duyduğu güvenle, milletiyle beraber başardıysa, Azerbaycan da aynı yoldan gidecektir. Maksadımız Mehmet Emin Resulzade’nin ideallerini elde bayrak tutarak hayata geçirmek, bunu yaparken de Atatürk’ün metot ve usullerinden istifade etmektir. Ben de Türk milletinin bir evladıyım ve işte bunun için Atatürk’ün askeriyim.’’
Yüz binlerce insan bir ağızdan haykırıyordu : ‘Başbuğ Türkeş!’’, ‘Başbuğ Türkeş!’ Türkeş bey ise Ebülfez beyin elini tutup yukarı kaldırarak var sesiyle haykırdı: ‘Bütün Türk Dünyasının Başbuğu Elçibey’dir. Lütfen ‘Başbuğ Elçibey’ deyin. Ben Türk dünyasını ona, onu da Allah’a emanet ediyorum’’ dedi