Yazımız 1 Eylül 2024 tarihinde güncellenmiştir.
Erik ile İlgili Sözler…
Meyveler ile ilgili yazılarımızda bugün Yaz mevsimi deyince aklımıza gelen kütür kütür yenen erik de sıra.
Değişik renklerde ve tatlarda olan ama akla gelince bile hemen damakta ekşimtırak bir tat bırakan bu meyve ile ilgili alıntılardan bir derleme hazırladık.
Erik ile İlgili Sözler
Baba koruk (ekşi, erik) yer, oğlunun dişi kamaşır
Ben seni, bahara aldanmış erik ağacı kadar utangaç da severim. Haberin olsun. Cemal Süreya
Yaşadım!
Erik ağaçları şahidimdir
Yıldızlar şahidimdir
Bedri Rahmi Eyüboğlu
“Erik çiçek açtığında
Cehennem donar.” (Kobayashi Issa)
(Özgürlüğün Rengi Mavidir, Cem Seymen)
BABALAR GÜNÜ ile İLGİLİ YAZILARI için TIKLAYINIZ
“Yeşil bir erik dalı yüreğim
Sen altın tüylü bir yemiş
Sallanıyorsun..”
Nazım Hikmet Ran
Kent yaşamına alışmış. Koşulları hızlı bir gerçekçilikle benimsiyor. Oysa ben henüz taşra bahçelerinin erik ağaçları altındaki durgunluktayım.
Tezer Özlü
Ah! Birçok şeyler hatırlatan erik ağacı
Ve o ilk yolculukla başlayan hasret, zindan;
Atları çıngıraklı arabanın ardından,
Beyaz, keten mendilinde sallanan ilk acı.
Orhan Veli Kanık
“Sanki bir erik dalına çıkmıştım da orada üzüm yiyordum ama bahçe sahibi gelince cevizlerini neden yediğimi sormuştu.”
İskender Pala
Ölecektim.
Öyle yaşlanıp elden ayaktan kesilince değil üstelik, bugün yarın. Belki yeni bir mevsim göremeden, tek bir yeşil erik daha yiyemeden, kıymetli defterimin sonuna gelemeden…
Nermin Yıldırım
“Bomboş bir insan olmak istiyorum bazen. Sabahtan akşama kadar deniz kenarında oturayım mesela, kışları bir dağ evinde kalayım. Sonbaharda dökülen yaprakları sayarım falan. İlkbahar gelir, yeşil erik yerim.”
Ahmet Batman
Çocuk sokakta büyümeli, balkonda değil. sokakta koşup oynamalı, bahçe duvarından atlamalı; çocuk odasında bilgisayar başında değil toprağa basmalı, asfalta değil.
Düşmeli, kalkmalı, toza toprağa bulaşmalı, dizi dirseği yaralanmalı, ağaçlara tırmanmalı, yeşil erik, kiraz koparmalı.
Mustafa Kutlu
Kanser tedavisi gören hastaların veya kanser hastalıklarından korunmak isteyenlerin hem düşük glisemik indeksli hem de yüksek antioksidan içeren taze böğürtlen, karadut, çilek, yeşil erik, taze çağla, ahududu, kiraz, vişne, taze yabanmersini gibi meyveleri tüketmeleri önerilmektedir.
Canan Efendigil Karatay
Sevdiğin adam güldüğünde gözünün kenarında oluşan çizgilerden birini bile sen yapmadıysan, adını onun nefesinde duymadıysan, yeşil erik mevsimi gelmiş gibi bir neşeyle dudaklarını tadamadıysan, gözünün ışığı yüzüne vurmamışsa, susuz, rüzgarsız girdaplardan haberin yoksa…
O zaman hiç konuşmayacaksın aşktan.
Ebru Cündübeyoğlu
“Ben sanki hayatından hiç gelip geçmedim, bırakıp gitmedim seni, araya yollar hiç girmedi sanki. Erik ağacında yeşeren yaprak, aşerdiğin gözlerim değildi. Bulutta beliren utangaç tebessüm benim gamzelerim değildi sanki. Kahkahan çoktan eski rengini buldu. Ne çok güldün, güldürdün öyle.”
Mustafa Soyuer
Yaz aylarını pek sevmem, sıcağı da ama denizi severim. Daha doğrusu satın alınamayan şeyleri severim ben. Deniz gibi, gökyüzü gibi, ay ve güneş gibi…Toprağı da severim ama bir insan tarafından sahiplenilmiş toprağı sevmem. Sahipsiz olan şeyler güzeldir. Birinin bahçesinde olmayan bir erik ağacı mesela…Kimseden helallik istemeden yiyebildiğin…
Ahmet Batman
Erik çekirdeği tektir. Onu attığınız toprağın kuraklığına, verimliliğine, güneşine, iklime, bakım şartlarına göre kimi zaman ekşi, kimi zaman tatlı, kimi zaman sulu, kimi zaman sert, kimi zaman yumuşak, kimi zaman kırmızı, kimi zaman sarı ve kimi zaman da yeşil erikler yetişir. İnsan, bir Erik ağacından çok daha fazlasıdır elbette.
Büşra Ümmühan
iyisi mi yeşil erik yeme artık, karnın ağrıyınca bana küsme
boğazını üşütürsen başkası yeşil fular alsın sana
ama unutma kimse benim kadar derinden söyleyemez
şu “yeşil ördek gibi daldım göllere” türküsünü
ben hiç söylemedim mi sana, demek ki görememişim
bir damla gözyaşı olsun acının yağmurunu kirpiklerinde
küs öyleyse, küs, bi da’a da bizim sokaktan geçme!
Haydar Ergülen
Çamurlu ve balgamlı kaldırımlardan, portakal, elma kabukları, üzüm salkımları topluyor ve bunları yiyorlardı. Dişleriyle yeşil erik çekirdeklerini kırıyorlar, içlerini yiyorlardı. Fasulye tanesi büyüklüğündeki ekmek kırıntılarını, kimsenin elma koçanı demeyeceği kadar kararmış ve pis elma koçanlarını topluyorlar, bu iki adam onları ağızlarına atıyorlar ve çiğneyip mideye indiriyorlardı. Ve bu Tanrı’nın 1902 yılının 20 Ağustosunda, saat akşamın yedisi arasında dünyanın görüp görebileceği en büyük, en zengin ve en kuvvetli imparatorluğunun tam göbeğinde oluyordu.
Jack London
Bahçenin diğer taraflarına ve ekseriya kenarlara dikilen meyve ağaçları baharlarda çiçekleriyle ve yazın meyveleriyle bahçeyi süsler ve ev halkına o yemişleri elleriyle koparıp yemek zevkini verirdi. Sayısız beyaz çiçekleriyle bir gelin odasını andıran badem ve erik ağaçları, pembe çiçekleriyle gönle ferah veren kayısı ağaçları ve bunlar arasında uçarak dolaşan beyaz kanatlı kelebekler, kadife yapraklarıyla duvarları kumaşlıyan incir ağaçları, yeşil kümeler arasında yakut damlaları gibi parlayan kırmızı narlar, zümrüdü andıran yeşil erikler, bu bahçelere tezyinî bir levha mahiyetini veren şeylerdi.
Türk bütün bunları kendi tezyinî sanat işlerinde de tatbik etmek suretiyle harikalar yaratmıştır.
Türk kadınının böyle bir bahçede işlediği işlemeler de bu bahçeler kadar güzel olurdu.
Beşir Ayvazoğlu
Bu ne hava, bu ne güneş, bu ne mevsim… Tatlı mı tatlı, ılık mı ılık bir rüzgâr esiyor ağaçların arasından. Ağaçlar meyve ağaçları. Zerdaliler, elmalar, erikler… Bütün tabiat yeşil sabahlığını giymiş işte. Sabahın ilk ışıldan erik ağaçlarının beyaz çiçekleri arasından süzülüp arık kenarındaki küçük papatyaların üzerindeki çiye düşüyor. Koskoca güneş, küçücük çiy tanesinin aynasında makyajını tazeliyor, üstüne başına çeki düzen verip güne merhaba diyor. Papatyanın yanında bir başka papatya var, yanında bir başka papatya… Papatya kümeleri arık boyu uzayıp gidiyor. Arığın suyunda yakamozlanan güneşi selamlıyor, güne merhaba diyorlar. Rüzgâr, bazı erik çiçeklerini hafif hafif okşamaya devam ediyor. Tatlı okşamalarıyla bazı yaprakları kandırıyor, alıp götürüyor. Yapraklar nazlı nazlı uçuşup ilerde yere düşüyorlar. Bazıları arığın suyuna düşüyor, geçen anlar gibi akıp gidiyor. Her nasılsa içinde bulundukları zamanı da baharın yeşil sabahlığını dalgalandırarak götürüşü gibi arkalarından sürükleyip, aynı suda iki defa yıkanmayı başarıyorlar. Bazıları arığın kenarına düşüp, papatyalara karışıyorlar sonra… Hey Allah’ım, bu papatyalar, bu erik çiçeklerinden mi yaratılır? Kumaşları ne kadar da benziyor birbirine…
Hüdayi Can
SARI ERİK
Çünkü ben sıkı bir Kant hayranıyım. Düşüncesinin, dehanın, kesinliğin ve deliliğin hayranlık verici bir
konsantresi olması ve düzyazısı her ne kadar Spartalılara özgü sertlikte olsa da anlamına nüfuz etmekte pek güçlük çekmemiş olmam gibi karmaşık nedenlerim var. Kant’ın metinleri çok büyük metinler. Bence bunun kanıtı da sarı erik testinden başarıyla geçmeleri.
Kirpinin Zarafeti, Muriel Barbery
Sarı erik testi Nedir?
Kirpinin Zarafeti kitabında geçen bir kavram. Kitapta şu şkilde anlatılıyor.
“Sarı erik testi benim mutfağımda yapılır. Formika masanın üzerine meyveyi ve kitabı koyuyorum. Meyveyi kesip, kitaba girişiyorum. Birbirlerinin güçlü saldırılarına karşılıklı olarak direnirlerse, eğer sarı erik benim metinden kuşku duymamı sağlayamazsa ve metin de meyvenin tadını bozmazsa, o zaman önemli bir girişimle karşı karşıya olduğumu anlarım. Yaldızlı küçük topların olağanüstü tadı karşısında, gülünç ve beş para etmez bir halde eriyip gitmeyen pek az eser olduğunu da belirtmeliyim. Bu yüzden istisnai. “
Kirpinin Zarafeti, Muriel Barbery
Sarı erik testi hakkında:
Test iyi bir kitabı anlamak için aslında, iyi bir kitap okuyorsak sarı eriğin tatlı sulu tadı bozulmayacak diyor. Bunu insan insanın kurdu mudur, yurdu mudur ya da başkaları bizim neyimiz olur meselesi için de kullanabiliriz bence.
Karşımızdaki kişiyle sohbete başlamadan önce elimize bir sarı erik alıp bulabiliriz belki. Sarı eriğin özellikle belirtilmesinin bir anlamı var mıdır bilmiyorum. Eğer ben bir erik seçecek olsaydım anjelika erik derdim. Sohbete başlamadan önce kırmızı, tatlı bir anjelika erikten bir ısırık alıp teste başlayabiliriz. Sohbet sonunda anjelika erik hala tatlı, sulu bir rayiha bırakıyorsa ağzımızda karşımızdaki kişi bizim için geçer not alabilir. Karşınızdakine de erik uzatmayı unutmayın ayıp olur, görgüsüzlüğün lüzumu yok hem.
Kitap okurken yapabiliriz ama herkesle erik yemek mümkün değildir, kabul. Lakin sevdiğimiz bir insanla sevdiğimiz bir konuşma yapınca birlikte yediğimiz yemeğin baldan tatlı olduğu, içtiğimiz kahvenin okkasına okka eklendiği de gerçektir.
F. Merve Şimşek