Yazımız 3 Ağustos 2024 tarihinde güncellenmiştir.
Ernest Hemingway Sözleri…
21 Temmuz 1899 tarihinde doğup 2 Temmuz 1961 yılında vefat eden Amerikan edebiyatının baş yazarlarından biri olan, en meşhur eserleri Çanlar Kimin İçin Çalıyor ve Silahlara Veda olan,Pulitzer ve Nobel ödülü sahibi Ernest Hemingway’ın sözlerinden ve kitaplarındaki alıntılardan bir derleme hazırladık.
Ernest Hemingway Sözleri
Hareketi asla eylemle karıştırmayın.
Cesaret baskı altındaki zarafettir.
Ümitsizlik sis gibidir; güneş doğunca dağılır.
Gerçek bir yazar için her kitap yeni bir başlangıç olmalı.
Nerede olursan ol, kendi iç dünyana sığınmak zorundasın.
Hayata kendimizden ne katıyorsak, hayattan da onu alırız.
Hayat hakkında yazabilmek için önce onu yaşaman gerek.
Dizlerinin üzerinde yaşamaktansa, ayaklarının üzerinde öl.
Ben işimi eksiksiz yapayım da kısmet geldiğinde beni aradığı yerde bulsun
Kediler duyguları konusunda dürüsttürler. İnsanlar ise duygularını gizlerler.
Birine güvenip-güvenemeyeceğini anlamanın en iyi yolu, ona güvenmektir.
Onaracak kişi o olduktan sonra; kalbinizin kırılıp parçalanmasının zerrece önemi yok.
Değer verdiklerinin acı çekmesini engellemek için kavga etmeyen adama adam denmez.
Şakaya önem veririm; ama inandığım şeyleri asla alay konusu yapmam. O bir bayrak gibidir.
Dinlemeyi severim. İnsanları dikkatle dinleyerek çok şey öğrendim. Çoğu insan karşısındakini hiç dinlemez.
Başkasından üstün olmanın onurlu bir yanı yoktur. Asıl onur kişinin eski halinden üstün olmasından gelir.
Dostoyevski’yi Dostoyevski yapan, Sibirya’ya yollanmış olmasıydı. Bir bıçağın bilenişi gibi, yazarlar da haksızlıklarla bilenir.
Yaşlıların akıllı oldukları düşüncesi büyük bir yanılgıdır. İnsanlar akıllanmazlar yaşlandıkça, daha dikkatli olurlar sadece.
Hayattaki en güzel şey; tüm kusurlarınızı bilmesine rağmen sizin hala muhteşem olduğunuzu düşünen birisinin olmasıdır.
Her insanın hayatı aynı şekilde sona erer. Bir insanı diğerinden ayırt eden, nasıl yaşadığı ve nasıl öldüğünün ayrıntılarıdır.
Kafamın içi berrak.Ama yine uyumak gerek bir lokma.Herkes uyur; güneş uyur,ay uyur,hatta akıntının azaldığı ,rüzgarın durduğu günler deniz bile uyur.
..Hiç kimsenin başka birinin hayatını elinden almaya hakkı yoktur, başka insanlara daha kötü bir şeyin olmamasını önlemek dışında.
İnsan kocayınca çalar saat gibi oluyor diye güldü adam. İhtiyarlar niye öyle şafakla uyanırlar bilmem. Günü azıcık daha uzun yaşayabilmek için mi acep ?
Sabah uyanıyorum ve aklım cümleler kurmaya başlıyor. Onlardan hızlıca kurtulmak ya da onları yazmak zorunda kalıyorum.
Yeryüzünün herhangi bir yerinde bir insan ölürse senin de bir parçan ölür onunla birlikte. Onun için sorma. Bir çan sesi duyduğunda bil ki, o çan senin için çalıyor.
Her gün yeni bir başlangıçtır. Elbette insanın şansa da ihtiyacı var. Ama önce gerekeni yapmalı ki, şans kapıyı çaldığında insan hazır bulunsun!
Yanlış yönetilen bir ulusun ilk çaresi para biriminin enflasyonudur.(değersizleştirilmesidir) İkinci çaresi savaştır. İkisi de geçici refah sağlar. İkisi de kalıcı yıkım getirir. İkisi de politik ve ekonomik fırsatçıların sığınağıdır.
Uğruna savaştığımız her şeyi nasıl seviyorsam, öyle seviyorum seni de. Özgürlüğü, insan onurunu sevdiğim gibi seviyorum seni, tüm insanların çalışma hakkını, aç kalmama hakkını sevdiğim gibi seviyorum seni.
Gecenin gündüze benzemediğini bilirim. Her şey bambaşkadır, gece olan şeyler gündüz açıklanamaz. O şeyler gündüz yok olur çünkü. Ve gece, yalnız kimseler için korkunçtur, geceyle birlikte yalnızlıkları başlar çünkü.
Tepki göstermeden önce düşün
Harcamadan önce kazan
Eleştirmeden önce bekle
Pes etmeden önce dene
Yargılamadan önce dinle
Ayrılmadan önce hatırla…
Her ne yaparsan yap,
Öncesini bil…
Her şeyden çok sonbaharı sevdi… kavakların sarı yaprakları, alabalıklı derelerde yüzen yapraklar ve tepelerin üzerinde yüksek mavi rüzgarsız gökyüzü… Artık sonsuza kadar bunların bir parçası. (Ernest Hemingway’in mezar taşına kazınmış sözler )
”Satılık: Bebek Patikleri. Hiç giyilmedi.” (for sale: baby shoes, never worn)
(Bu cümlenin hikayesi: Bir cemiyet toplantısında, onu çekemeyen edebiyatçılardan birisi Hemingway’e ne derece yetenekli olduğunu sorar, Hemingway ”Senin hayal bile edemeyeceğin kadar.” diye yanıt verir. Bunun üzerine muhatabı ona, 10 kelimeyi geçmeyen, etkili bir hikaye yazıp yazamayacağını sorar. ”Eğer bunu yazmayı becerebilirsen, ve buradaki herkesi derinden etkilersen yeteneklerin önünde saygıyla eğileceğim.” der. 10 kelimeye bile ihtiyaç duymayan Hemingway 6 kelimelik bir dram öyküsü yazar.)