Yazımız 7 Ocak 2024 tarihinde güncellenmiştir.
Galata Köprüsü Sözleri…
Evet Galata; aşk ve âşıklar köprüsü, ölüm ve cinayetler köprüsü ..
Kader Kuyusu / Mehmed Uzun
Galata Köprüsü’nün ortasında durup etrafı seyretmeye başladın mı, İstanbul bir efsane şehrine benzer.
Menan Cinleri / Hekimoğlu İsmail
Eğer Galata Kulesi‘nin hüzünlü yüzü olmasa, Kız Kulesi cilveleşmese denizle, Boğazı’nın kibri ortalığı sarmasa ve Galata Köprüsü’nün bilge bakışlarını hissetmesek…
Kekeme Çocuklar Korosu / Tarık tufan
Galata Köprüsü’nde balık tutan insanların ve Eminönü’nden kalkan vapurların gürültüsü şehre hınzır bir çocuk görüntüsü katıyordu.
Son Kazak Kocagöl / Salim Nizam
…Galata Köprüsü’ne girerken, karşıdaki tepenin üstünde olanca haşmetiyle parıldayan Süleymaniye Camii’ni gösterdi.
“İşte bu! Muazzam bir eser. Sadece bir yapı değil, ruhu var.”
Serenad / Zülfü Livaneli
Galata Köprüsü tir tir titriyor
Bunlar beni de asma köprü yaparlar diye
Yüreğinin dubalarını geniş tut, ihtiyar!
Sen böyle nice dayılar gördün bugüne kadar
Rengahenk /Can Yücel
Galata Köprüsü Sözleri
Birçok kırık kalp, onun korkuluklarına yaslanarak, dertlerini denize anlatmış. Köprünün tarihi kadar, bu bireysel dramlar, duygusal hayatlar da… önemli.
Kader Kuyusu / Mehmed Uzun
“Galata Köprüsü’nde arabanın pencerelerini açtık ve yosun, deniz, güvercin pisliği, kömür dumanı, araba egzosu ve ıhlamur çiçeklerinin kokusunun karışımı bir İstanbul kokusunu mutlulukla içimize çektik.”
Masumiyet Müzesi / Orhan Pamuk
Benim vicdanımı en çok sızlatan grup da Galata köprüsü üzerinde balık tutmaya mahkum edilmiş erkekler grubudur. İpin ucunda bir alık, diğer ucunda bazen bir balık.
İstanbul Dedikoduları / İsmail Erciyaş
Sana uğurlar olsun ayrılık değil derdim;
Sen benim çekmediğim çile değilsin yavrum.
Ben aşkın sıratından geçtim bugüne erdim;
Sen Galata köprüsü bile değilsin yavrum.
Ya Evde Yoksan! / Cemal Safi
Evlenilecek kızın anası orta yaştan itibaren yedikçe şişmanlayıp, içtikçe şişmanlayıp Galata Köprüsü’nü tutan şamandıralardan biri kıvamına gelmişse, o yiğit bilmeli ki alacağı kızın da akıbeti odur.
Kadınları Anlarmış Gibi Yapma Sanatı / Selahattin Duman
“polis arabası geçer yanımdan
ve ben korkarım
dubaları kesilerek
kuytu köşelere atılan galata köprüsü’nün
katili diye tutuklanmaktan
silemedim çünkü parmak izlerimi
her geçişimde tutunarak
martıları seyrettiğim
korkuluklarından..”
Kaza Süsü / Sunay Akın
Galata Köprüsü Sözleri
Bu köprünün San Francisco’dan Pekin’e bütün dünyada bir benzeri yok, öylesine göz kamaştırıcı, hayat dolu, üzerindeki kalabalığın her bir parçası diğerinden öylesine farklı, öylesine sıra dışı ve büyüleyici ki!
1890’larda İstanbul / Francis Marion Crawford
Galata Köprüsü’ne baktı. “Bu güzel köprüyü onaracaklarına neden böyle çirkin bir kopyasını yaptılar ki?” dedi. “Kadın gülümsedi. Dizlerini birleştirdi. “Dünya ekonomisi böyle gerektirdiği için” dedi. “Bizim .gibi Üçüncü Dünya ülkelerinin gereksiz yatırımlar yapması gerekiyor.”
Acı Düşler Bulvarı / Cumhur Orancı
İşte İstanbul
Yorgun şehir
İşte canından bezmiş Boğaz vapurları
Kederli tramvaylar
Ve Galata Köprüsü’nden
Telaşlı insanlar geçmektedir
Bir gizli sevinç mahzun gözbebeklerinde
Eriyen bir sükûn kaldırımlarda adım adım
İşte İstanbul
İstanbul dedim de seni hatırladım
Şiir Denizi 1 / Ümit Yaşar Oğuzcan
“1863 yılında şehirde tam 232 karakol binası yapıldı.Bunlardan en güzeli Karaköy’deki, eski Galata Köprüsü’nün hemen başında inşa ettirilen karakol idi. Yaptırıldığı döneme atfen ‘Aziziye Karakolu’ olarak bilinen yapı, mimari güzelliğinden dolayı ‘Süslü Karakol’ olarak da adlandırılıyordu.”
Kaybolan Tarihin Peşinde /Mehmet Dilbaz
İstanbul’da Haliç’in iki yakasını, Eminönü ile Karaköy’ü birbirine bağlayan Galata Köprüsü. 1800’lü yılların sonlarında vapurlar Galata Köprüsü’ndeki iskelelerden hareket ediyorlardı. 1994 yılında tamamlanan ve bugün kullanılan yeni Galata Köprüsü’nde vapur iskelesi yoktur.
Ah, Anne / Fazlı Necip
Galata Köprüsü ile İlgili Sözler
Eskiden asılmaların Eminönü alanında yapılmasının nedeni, Galata Köprüsü’nden çok kişi gelip geçtiğinden, bunların ister istemez darağacında sallananları görmek zorunda oluşlarıydı. Çünkü suçlulara bu en şiddetli cezanın verilmesinin bir amacı da, bilindiği gibi, henüz suç işlememiş olanlara ibret dersi vererek gözlerini yıldırmak yoluyla suçu önlemekti.
Surname / Aziz Nesin
Ömer Özkan, 4 Şubat 1960 tarihinde, insanlara hep yukarıdan baktığı gözlerini 38 yaşında hayata kapasa da, 58 numara olan ayakkabıları Galata Köprüsü’nde uzun yıllar sergilenir. İnsanlar bu kez köprü altına Uzun Ömer’i değil, annelerinden, babalarından, arkadaşlarından duydukları bu efsanevi adamın ayakkabılarını görmeye giderler.
Bir Çift Ayakkabı / Sunay Akın
Galata 1869’da tramvayla tanıştı; tek hatlı tramvay Galata Köprüsü’nü geçip Boğaz’ı takip ederek Ortaköy’e kadar gitmekteydi. Daha sonra 1876’da Karaköy’den Grand Rue de Pera’nın aşağı ucuna yolcu taşıyan ve böylece onları Yüksek Kaldırım diye bilinen antik merdivenli sokağı tırmanmaktan kurtaran Tünel, yani yeraltı füniküleri açılmıştır.
Galata, Pera, Beyoğlu: Bir Biyografi / John Freely
“..O zaman anladım ki hayallerimizin İstanbul’u hakikisinden daha çok güzeldir. Acaba öyle mi? Kötü bir Galata Köprüsü, çirkin bir Beyazıt Kulesi, bir yüce Süleymaniye kubbesi, bir kocaman ve munis ejderha Ayasofya yanında, birinin üstünde, diğerinin tepesinde, diğer ikisinin duvarları dibinde daha mı mesuduz?Acaba asıl İstanbul; özlenen, daha bir saat ötelerden bile özlenen, hayallerimizin, rüyalarımızın ve hatıralarımızın İstanbul’u mudur?”
Az Şekerli / Sait Faik Abasıyanık
Galata Köprüsü ‘ nde, insanların en çok geçtiği yerler ayakkabı boyacilari arasında engelli olanlara ayrılmıştı. Bu belediyenin yaptığı bir uygulama değildi. Ayakkabı boyacilari dilsiz, topal ya da bedeninde herhangi bir engel bulunan arkadaşlarına daha çok iş yapsınlar diye köprünün en güzel yerlerini ayırırdı. Geçimlerini zar zor sağlayan ayakkabı boyacılarının kendi aralarında koydukları yazılı olmayan bu kural, köprünün yıkılmasıyla birlikte unutulur ve tarihe karışır!..
Bir Çift Ayakkabı / Sunay Akın
“Galata Köprüsü’nün olmazsa olmazı olan balık tutan amcalar, kış olduğundan azalmış olsa da bazıları vazgeçmemiş, her zamanki yerini almış, akşamın keyfini çıkarıyordu. Amaçları balık tutmak değil, bu manzarayı seyredip huzur bulmaktı. En azından ben öyle düşünüyordum. Bu manzarayı görmeye fırsatı olmayan o kadar meşgul insanlar vardı ki. Etrafıma baktım, insanlar sürekli bir koşuşturma içindeydi. Hayattan keyif almak varken, yürüyerek her şeye bakmak varken niye koşaydım ki?”
Ateş / Filiz Puluç
GALATA KÖPRÜSÜ
Dikilir köprü üzerine,
Keyifle seyrederim hepinizi.
Kiminiz kürek çeker, sıya sıya;
Kiminiz midye çıkarır dubalardan;
Kiminiz dümen tutar mavnalarda;
Kiminiz cimacıdır halat başında;
Kiminiz kuştur, uçar, şairane;
Kiminiz balıktır, pırıl pırıl;
Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra;
Kiminiz bulut, havalarda;
Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı,
Sıp diye geçer Köprü\’nün altından;
Kiminiz düdüktür, öter;
Kiminiz dumandır, tüter;
Ama hepiniz, hepiniz…
Hepiniz geçim derdinde.
Bir ben miyim keyif ehli içinizde?
Bakmayın, gün olur, ben de
Bir şiir söylerim belki sizlere dair;
Elime üç beş kuruş geçer;
Karnım doyar benim de.
ORHAN VELİ KANIK
Adamın biri Galata Köprüsü’nden geçerken yirmi beş kuruşunu düşürmüş denize. Köprüden her gelip geçişinde gözleri yirmi beş kuruşunu düşürdüğü yerdeymiş, unutamamış ne yaptıysa. Bir gün dalgıç tutup parasını düşürdüğü yerden onu bulup çıkarması için bin liraya pazarlık edip dalgıcı suya indirmiş.
Dalgıç kendisiyle pazarlığını yaparken sormuş daha öncesinde:
‘O kadar kıymetli bir şey mi denize düşürdüğün?’ Adam gülmüş. Yirmi beş kuruştu,’ dediğinde dalgıç kahkahalarını tutamamış adama bakarken:
‘Yani sen şimdi denize düşürdüğün yirmi beş kuruş için mi yaptın bu pazarlığı?”
‘Ne yaparsın,’ demiş adam ‘buradan her gelip geçtiğimde gözlerim orada, aklım o önemsemediğin parada kalıyor…’
Dalgıç adamla pazarlığını edip denize inmiş, sudan çıktığında elinde yirmi beş kuruş varmış. Adama bulduğunu söylediği parayı verirken merakla sormuş:
Yirmi beş kuruşun bulunması için bana bin lira verdin. Hala aklım karışık. Bulunan paranın binlerce katını verdin bana…’
‘Kayıplar unutulmaz ve onlara asla kıymet biçilmez evlat. Daha fazlasını da isteseydin verecektim,’ demez mi adam!..
Dalgıcın manidar bakışının farkında bile olmamış kendisine uzatılan parayı avucunun içine alıp baktıktan sonra cebine koyup giderken, ‘En azından buldum ve rahatladım. Artık buradan her gelip geçtiğimde bir yitik aramayacağım, yetmez *,mi**?’ demiş…
Aslında dalgıç o parayı bulamamış. Kendisine bu garip teklif getirildiğinde cebine sakladığı yirmi beş kuruşmuş adama verdiği…
Yitikler unutamadığı azabı olurmuş insanların.
Kalbime Sensizliği Anlatamadım / Ahmed Günbay Yıldız
Galata Köprüsü Sözleri