Haluk Bilginer Sözleri

PAYLAŞ
Haluk Bilginer Sözleri

Yazımız 1 Temmuz 2024 tarihinde güncellenmiştir.

Haluk Bilginer Sözleri…

Nihat Haluk Bilginer (d. 5 Haziran 1954, İzmir), Türk oyuncu ve yönetmendir. Sinema, televizyon ve tiyatro alanlarında yaptığı çalışmalarla birçok ödülün sahibi olan oyuncu, 1990 yılında Tiyatro Stüdyosu’nun kurucuları arasında yer almış ve 1996’da Zuhal Olcay’la birlikte Oyun Atölyesi’ni kurmuştur. Kadir Has Üniversitesi Tiyatro Bölümü Danışma Kurulu Üyeliği de yapmaktadır.

Bu değerli sanatcımızın sözlerinden bir derleme hazırladık…

Haluk Bilginer Sözleri

Eğri zamanlarda dik duranlara selam olsun.

 

Bir rolü uzun süre oynamak oyunculuğu köreltir.

 

Cesaret korkuya rağmen bir şeyin üzerine gitmektir.

 

Tiyatro hayat, sinema sanat, televizyonsa bir mobilyadır. 

haluk bilginer sözleri

Mutlu olmayı bilemedik, belki bu yüzden mutlu etmeyi de.

 

Siz bir iş yaparsınız, zaten sizin kimliğiniz yaptığınız işe yansır.

 

Biliyorum ki, ben en iyi oyunumu oynamadan öleceğim.

 

Mutlu olmayı bilemedik, belki bu yüzden mutlu etmeyi de…

 

Yanlış anlamak için tetikte bekleyene, doğruyu anlatamazsın.

 

İnsanlar sizi kontrol edemedikleri zaman sizden nefret etmeye başlarlar.

 

Tiyatro maskenin düştüğü yerdir. Maskeler düşecek ki gerçeği görebilelim.

 

Ne güzel olurdu değil mi? Yanlış bildiğimiz her şeyi unutsak, sadece doğrular kalsa. 

 

Oyunculuğu öğrenmeye bir ömür yetmez. Biliyorum ki, ben en iyi oyunumu oynamadan öleceğim.

Hissetmediğin, anlamadığın şeyi yapamazsın. Ha yaparsın yapmasına ama, onun adı artistlik olur.

 

Türkiye’de akla gelebilecek her şey geliyor başınıza. Ama bütün bunlara rağmen umudumuzu yitirmiyoruz.

 

“Babam öldü ama hala sahneye çıkarım yavşaklığına asla inanmam. Önce insandır önemli olan, oyun değil.”

 

Hayatınızdan çıkardığınız bir kişi size, benim gibisini asla bulamazsın, derse, ona şu cevabı verin: Amaç bu zaten!

 

Kekik, deniz ve nergis kokusu vardır İzmir’in. Öyle ki beni gözlerimi kapatıp İzmir’e getirin, İzmir’de olduğumu anlarım. 

 

Üzülerek söylüyorum ki biz vicdanımızı yitirdik. Yaşadıklarımızın önemli bir sebebi artık vicdan muhakemesi yapamamamız.

Kaynak:

Hep bir başka şeyi öğrenerek başka bir şeyi denemek ve tam olarak öğrenemeden ölüp gitmek. İşte bu yolculuğun büyüsünü seviyorum ben. 

 

Sahnede aktris-aktör görmeye tahammül edemiyorum. Sahnede asıl olan insan çünkü. İnsan lazım bize. Bedeniyle, nefesiyle her şeyiyle oynayan.

 

Kadınlara göre erkekler güvenilmez. Erkeklere göre kadınlara güvenilmez. Ulan biri de çıkıp demiyor ki, cinsiyetle alakası yok, şahsiyet meselesi! 

 

“Birinci oyunla, diyelim ki sekseninci oyun aynıysa, kötü bir şey ortaya koydunuz demektir. Sekseninci oyunun ilkinden çok daha güzel, oturmuş olması gerekir çünkü.”

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR  Şahsiyet Dizisi Sözleri

Haluk Bilginer Sözleri

Yok, haksız tahrik, yok iyi hal. İndire indire bir madalya takmadıkları kalmış sana. Her zamanki gibi gereği düşünülmüş de gereği yapılmamış o mahkemede. 

 

“Erkeklerin özür dilediğinde her şeyin geçeceğini zannetmesiyle kadınların daha fazla anlatınca erkeklerin anlayacağını zannetmesi ölümüne kapışır…”

 

Yaşadıkça devam edecek olan. Hep bir başka şeyi öğrenmek, başka bir şeyi denemek ve tam olarak öğrenemeden ölüp gitmek. İşte bu yolculuğun büyüsünü seviyorum. 

 

Oyuncunun er meydanı tiyatro sahnesidir. Tiyatro sahnesinde arada hiçbir aracı olmadan seyirciyle baş başa kaldığı yerde aktör, aktör müdür değil midir anlaşılır.

 

Tiyatro hayatın aynası değildir. Ayna, aynısını aksettirir çünkü. Aynısını göstereni ben ne yapayım? Aynanın göstermediği şeyi ortaya koymaktır önemli olan. Tiyatro bunu yapar. 

 

“Söz yetseydi sanat olmazdı. Sözün tükendiği ya da yetmediği noktada film çekiyoruz, müzik, resim yapıyoruz. Sözden sanat yaparak öyküler, hikâyeler, romanlar, piyesler yazıyoruz.”

Kaynak:

Korku çok insani bir duygudur. Korkmayan aptaldır zaten. Ben de korkuyorum ama korkak değilim. Cesaret korkuya rağmen bir şeyin üzerine gitmektir. O yüzden cesur olmak zorundayız.

 

İnsanların en büyük yanılgısı vazgeçilmez olduklarını düşünmeleri. İş yerinde olsun, sevgili ilişkilerinde olsun her şeyde. Oysaki öyle bir unutulursun, öyle bir yerin dolar ki, oturur sen kendi varlığını sorgularsın.

 

Erkeğin rahmi olsaydı doğurabilseydi bu dünya çok daha mutlu bir dünya olurdu; Savaş falan olmazdı. Kadın doğurduğu için yaşamın kıymetini biliyor. Erkek yaşamın değerini bilmiyor. Öldürmeyi kahramanlık sanıyor! 

Biliyor musunuz adını teninize dövme yaptıracağınız tek varlık çocuğunuzdur aslında. Eş, sevgili bunlar zaman içinde değişime uğrayabilir, biter, unutulur. Gider. Ama evladınızın adını pişman olmadan yaşadıkça derinizde taşıyabilirsiniz.

 

Bana kalırsa insanlar sadece öğlene kadar çalışmalı. Öğleden sonra da dere kenarına gidip, resim yapmalı, felsefe yapmalı, tartışmalı. İnsanlık ancak böyle gelişir zaten insan 70 sene bir ev almak için çalışır mı? 

Haluk Bilginer Sözleri

“Oyuncu olmak isteyen gençlere ‘Sakın oyunculuk eğitimi almayın. Psikoloji, sosyoloji, ne bileyim felsefe okuyun’ diyorum. Dalga geçtiğimi sanıyorlar ama öyle değil. Dört senede o çocukları bazen öyle bozuyorlar ki sekiz senede düzeltemiyoruz. Çok örneğini gördük bunun.”

 

Sana değerli bir tavsiye vereyim mi? Boş ver mükemmel olmayı, gerçekçi ol. Boş ver gösterişli olmayı, sade ol. Boş ver sahip olmayı, özgür ol. Boş ver herkesi mutlu etmeyi, kendin ol. Ve boş ver haklı olmayı, mutlu ol. 

 

Yuva kurarsın, boşanmanı beklerler. İş kurarsın, batacağın zamana iddiaya girerler. Birisiyle ortak olursun, kesin ayrılırlar derler. Başarırsın, acemi şansı, kazanırsın, babadan kalmıştır, yükselirsin, torpili vardır derler. En sonunda düşersin, eee biz demiştik, derler.

 

Anılarımı yazmak için erken diyorum. Henüz dokuz yaşındayım. İleride belki. Büyüdüğümde düşünebilirim. Zaten meramını sahnede anlatan biriyim. Kendimden bahsetmek de çok sıkıcı geliyor bana. Oturup yaz derseniz ben “okuryazar” değilim. Sadece okurum.  

4 yılda mezun ol, 2 senede bir iş bul, ruh ikizim diye kendini kandırdığın birini bulup evlen, kira öde, çocuk yap ve uykularını mahvet, 10-15 yıl içinde şanslıysan bir ev al ve hafta sonunu İkea’da geçir, yaşlanınca katalogdan lanet bir hastalık seç ve öl.

Yaşlandıkça 500 TL’lik saatin ve 30 TL’lik saatin aynı şeyi gösterdiğini fark edeceksiniz. Bir milyonluk ev ile yüz bin liralık ev aynı yalnızlığı barındırır. Materyalist şeylerde gerçek mutluluk bulunmaz. Gerçek mutluluk, sevgi ve kahkahadan geçer.

 

Zeki insanlar hep dertlidir. Zekâ iyi bir şey değil. Beyin sürekli analiz halinde… Biri sana bir hareket yaptığında ne amaçla yaptığını anında anlayıp kendine mis gibi dert ediniyorsun. Ama aptallara bak, dünyadan haberleri yok. Bu hayat aptallara güzel, zekilere zindan.

 

Müşteriyi kazıklamanın “ticari zeka” , halkı sürekli kandırmanın “siyasi zeka” , ambulansın arkasına takılmanın “pratik zeka” , şike yaparak kazanmanın “sportif zeka” , iyi niyeti suiistimal etmenin “kıvrak zeka“ olarak algılandığı bir ülkenin zekaya değil, ahlaka ihtiyacı vardır.

Haluk Bilginer Sözleri

“Hayır, rolünün tesirinde kaldığını söyleyen hiçbir oyuncuya inanmıyorum ben. Hani bazen rolümden çok etkilendim, çıkamıyorum bir türlü diyorlar. Külliyen yalan. Ama eğer bu konuda gerçekten ciddiyseler, hemen bir hastaneye gitsinler, acilen tedaviye ihtiyaçları var bana göre. Diyelim ki bir seri katili, caniyi oynadın… Oyun bitiminde, rolünden çıkamadığına göre cinayet mi işliyorsun? Tüm bunlar oyunculuğun çevresinde bir tür efsane yaratma, kutsallaştırma çabaları bana göre..”

 

 “Bizde hemen beyanlar öne çıkar. Şimdi, geliyor oyuncu adayı ‘Filan konservatuarı bitirdim, ABD’de şu şu eğitimi aldım, bilmem kimlerle workshop yaptım,’ diye başlıyor anlatmaya? Dinlemiyorum bile. ‘Parçanı göreyim, ne oynuyorsun, ne yapıyorsun?’ diyorum. Bana İngiltere’de kimse ‘Hangi okuldan mezun oldun,’ demedi. Benim de kimseye Ankara Devlet Konservatuvarı yüksek bölümünü bitirdim, Londra Müzik ve Drama Sanatları Akademisinde okudum’ demek doğrusu hiç aklıma gelmedi.”

 

“İnsanlık var oldukça tiyatro da olacaktır. Bunun aksini düşünmek bile gereksiz. Sevişmek gibidir tiyatro. Sevişmenin modası geçmeyeceğine göre, tiyatronun da bir gün eskiyip unutulacağını sanmıyorum. Çünkü insana yapılan bir şey tiyatro. Diğer tüm sanat dallarından farkıysa, her oyununun yeniden yaratılması. Beste yaparsın, heykel yaparsın bir anda olur, biter. Ama tiyatro öyle değil. Her oyun baştan, yaratılır sahnede. İnsanla, o an gerçekleşir, izleyicisiz tiyatro olmaz çünkü. Böylece tiyatro insanoğlu yaşadıkça hep devam edecektir.”

Haluk Bilginer Sözleri

 “Oyuncu adaylarının özgeçmişlerine bakmam. İlkokul mezunu olması yeter. Konuşabiliyor mu, neyi, nasıl anlatıyor, bir de iyi oyuncu mu ona bakarım. Hatta içimden ‘İnşallah konservatuarlı değildir’ derim. Bazen oyuncu ‘Hocam rolüme girmeye çalışıyorum’ diyor. ‘Oynamaya çalış evladım, hiçbir yere girme, sadece oyna! ‘diyorum. ‘Ama hissedemiyorum…’ dediğinde de ‘Hissedersin, oynamayı dene’ oluyor cevabım. Şimdi, oyunculuk öyle bir şey ki, sahnede öğrenilebiliyor. Ama bu sözlerimden, ‘Eğitim ille gerekli değildir’ manası çıkarılmasın, ben tam aksini söylüyorum çünkü. Eğitim elbette gerekli ama o eğitimin ardından kendi kendimize yaparak öğrendiğimiz ‘şey’dir oyunculuk. Bitmeyen bir öğrenme, deneme süreci, diyelim.. Yaşadıkça devam edecek olan. Hep bir başka şeyi öğrenmek, başka bir şeyi denemek ve tam olarak öğrenemeden ölüp gitmek. İşte bu yolculuğun büyüsünü seviyorum ben. Burada özellikle belirtmek istiyorum, seyirciden de çok şey öğrenir bir oyuncu. Bu nedenle, bizzat izleyicinin önünde yapa yapa öğrendiğimiz bir şeydir oyunculuk, diyorum. Dahası, oyunculuk risk almak demektir. Ama bu bahsettiğim hesaplı riskler… “

Türkiye’de sanat hep, ‘rağmen’ yapıla gelmiştir. Yasaklara rağmen, sansüre rağmen, engellenmeye rağmen, olanaksızlıklara rağmen… Ama ülkemizin sanatçıları, bu engelleri aşarak, bu duvarları yıkarak dünya çapında ödül alan işler yapmayı becermişlerdir. Bu da sanatçının inancı, inadı, direnci ve gerçeği söylemek için çabası… Adana Altın Koza Festivali de öyle… 1969’dan beri engellere karşı direnerek, bugünlere gelebilmiş prestijli bir festival olmayı başarmıştır. Başta Zeydan Karalar’ın katkıları, destekçileri, gönüllüleri… Onlara şükranlarımı ve saygılarımı sunuyorum. Buradan ‘Onur Ödülü’ almak benim için büyük bir onur. Çok teşekkür ederim. Bu onuru 2 çok sevdiğim ustayla paylaşıyor olmak, Yavuz Turgul ve Şerif Sezer ile paylaşıyor olmak benim için büyük bir onur. Sizlere çok teşekkür ederim. Eğri zamanlarda dik duranlara selâm olsun.Haluk Bilginer Sözleri

(2021, Adana Altın Koza Festivali’nde aldığı Onur Ödülü sonrası yaptığı konuşma.)


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir