Yazımız 3 Ağustos 2024 tarihinde güncellenmiştir.
Heinrich Theodor Böll Sözleri…
1917 yılı Köln doğumlu olan Heinrich Theodor Böll savaş sonrası Alman Toplumcu Gerçekçilik akımının en önemli isimlerinden biridir. Nobel Edebiyat ödülü sahibi olan yazar yapıtlarında İkinci Dünya Savaşı’nı, özellikle de insanların nasıl savaştıklarını, savaşın yıkıntılarını ve acılarını anlattı. 16 temmuz 1985 yılında 67 yaşında vefat eden bu yazarın eserlerinden yaptığımız alıntılardan bir derleme hazırladık. Alman edebiyatında önemli bir yeri olan yazarın Türkçeye çevrilen eserleri şunlardır.
Trenin Tam Saatiydi , Ademoğlu Neredeydin? , Dokuz Buçukta Bilardo , Palyaço , Fotoğrafta Kadın da Vardı , Katharina Blum’un Çiğnenen Onuru
Heinrich Theodor Böll Sözleri
Susmak iyi bir silahtır.
Eski şeyler geri gelmez.
Şarkı söyleyen yaşıyor demektir.
Akıl nereye isterse kişi oraya gider.
Şeytanın bile komşular kadar keskin gözleri yoktur.
Yaşayanların ölü olduğuna ve ölülerin yaşadığına inanırım.
İnsanın insan olma çabası herhalde daha başlamadı.
Uyku, Tanrı’nın bize bağışladığı en değerli hazinelerimizden biridir.
Sevmiyorum açıklama yapmayı. İsteyen beni anlar,isteyen anlamaz.
Sadece inanın.Bilir misiniz, bir şeye sadece inanmak bile insana çok güç verir.
“Zenginlere fakirlerden daha çok hediye verilir. Satın aldıkları şeyleri de indirimli alırlar.”
Ve garsonlar, “nazik insan” rolü yapan müşterilerden daha iyi bilirler, nezaketin ne olduğunu.
Yaşamaya hiç kimse zorlanamazdı, sevdaya da; saçmaydı bu. İnsanlar üzerinde gücü olan tek şey ölümdü.
Bir çocuğun da dinlenme saati yoktur. Ancak “düzenin koşulları”na uygun davranmaya başladığı zaman, dinlenmeyi de düşünür.
Zaman, hiç sezdirmeksizin ve hiç acı vermeden akıp gidiveriyordu. Oysa gerçekte aman vermeyen bir nesneydi zaman denen şey.
Sanatçıların hayatını anlatan filmler işkence verir bana. Böyle filmleri yapanlar, o dönemde yaşasalardı Van Gogh’a bir tablosu için yarım paket sigara verip sonra da, “Bir pipoluk tütün de verseydik bize bunu yine çizerdi,” diye üzülen insanlardır.
“Benimle niçin evlendin, meselâ bunu söyle!”
“Kahvaltı için!” dedim. “Ben birisini arıyordum, kendisiyle ömrüm boyunca kahvaltı edebileceğim birisini. Hani derler ya, piyango sana çarptı. Sen bana mükemmel bir kahvaltı arkadaşı oldun, senin yanında hiç canım sıkılmadı. Umarım ki sen de benden sıkılmamışsındır.”