Hulusi Kentmen Sözleri

PAYLAŞ
Hulusi Kentmen Sözleri

Yazımız 30 Ağustos 2023 tarihinde güncellenmiştir.

Hulusi Kentmen Sözleri…
Hulusi Kentmen (20 Ocak 1912, Tırnovo – 20 Aralık 1993, İstanbul), Türk sinema oyuncusu ve tiyatro sanatçısı.

İzmit Körfezi’nde büyüdü. Akçakoca İlkokulunun tiyatro salonunda ilk sanat denemelerini yaptı.[2] Deniz Kuvvetlerinde astsubay olarak görev aldı. Astsubaylık görevi 1961 yılında sona erdi.[3] Üstlerinin hoşgörüsüyle askerlik mesleğini sona erdirene kadar sanat icra etti.[4] Halkevleri’nde tiyatroya başladı. Burhan Tepsi tarafından keşfedildi. Bilinen ilk oyunlarını, Rahmi Dilligil tarafından kurulan Ses Tiyatrosu’nda oynadı. Halkevi’nde Reşit Baran’ın yönettiği[5] Hisse-i Şaiya oyunuyla profesyonel olan Kentmen, 1942’de Sürtük filmiyle sinema oyunculuğuna başladı.[6] İlk ciddi rolünü Ferdi Tayfur’un Senede Bir Gün adlı filmiyle oynadı. Sinemaya başladıktan sonra da zaman zaman tiyatro oyunlarında sahne aldı. Şehir Tiyatroları’nda sahnelenen Çatallı Köy oyununda rol aldıktan sonra 1965 yılında bu oyunu, oyuna konu olan köyde (Afyon’un Emirdağ ilçesinin Çatallı köyünde) Hüseyin Baradan, Şahin Tek ve diğer oyuncularla birlikte sahneledi.[7] Kurduğu Hulusi Kentmen Tiyatro Topluluğu ile çeşitli oyunları sahneye koydu, turneye çıktı.[8] Bazı televizyon reklamlarında rol aldı.

Tatlı-sert ve babacan tarzı ile çoğu filmlerinde baba, komiser, bahçıvan, hâkim vb. roller üstlendi, birçoğunda kendi adıyla oynadı. Karakter oyuncusu olarak simgeleşti. Sinemada bıraktığı etkiyle halk arasında, babacan, tatlı-sert erkek karakterini ifade etmek üzere “Hulusi Kentmen gibi” deyişi yerleşti.

Hulusi Kentmen Sözleri

Babamın balık merakı vardı. Bir sandalımız vardı babamla beraber balığa giderdik.

 

Bir filme iyi diyebilmek için konusunun çok sağlam olması lazım. Sonrasında yönetmen geliyor.

 

“Ordu ve özellikle denizcilik kelimesine hiç dayanamam. Içimdeki bu büyük aşkı nasıl anlatabilirim ki?”

 

“Iyi ki bu insanlar var. Adile mesela ne çok filmde yârenlik etmişti bana. Atıf vardı, Atıf Kaptan. O da çok erken gitti. Eksiliyoruz.”

Hulusi Kentmen Sözleri

Kat’iyen şımarmasınlar ve kat’iyen içkiye, bağımlı olmasınlar. İçki ağızlarına koymasalar çok daha iyi ederler. (Gençlere tavsiyeniz var mı? sorusuna verdiği cevap)

 

Şimdi karşınızda gördüğünüz şu Hulusi Kentmen bayağı genç bir adam öyle değil mi efendim? Ama ben 80 yaşındayım. Eğer siz de benim kadar yaşamak, sağlıklı yaşamak istiyorsanız kat’iyen ifratına kaçmayın hiçbir şeyin.

 

Benim öyle bir tipim var ki hem komediye hem dramaya uyum sağlayabiliyorum. Yalnız kötü adam rolünü oynayamıyorum. Çünkü tipim kötü adam rolüne müsait değil. Bir defa oynamaya kalktım, ağzıma yüzüme bulaştırdım, bir şeye benzemedi.

 

“İpekçiler karar vermişler. Senede 1 Gün’ü filme alacaklar. Senede 1 Gün’ü de İhsan İpekçi yazmış. Nam-ı müstearla. Orada, eleman topluyorlar. Hep şehir tiyatrosu zaten bir zamanlar öyleydi. Film çevirenlerin çoğu şehir tiyatrosundan seçilirdi. Rejisör de rahmetli Ferdi Tayfur. Ferdi Tayfur ses tiyatrosuna gelmiş. Bir teklif geldi. Ben uçtum havalara. Film çekicez. Neyse orada rolü kabul ettim. Oynadık. Çok da güzel bir film oldu.”

 

“Denizaltı görevinden bir müddet sonra kara hizmeti aldım ve İstanbul’a Deniz Dikimevi’ne tayin oldum. İşte bu esnada yaz tatilleri başladı. Saat 2’de kapanıyor daire. E uzun yaz günleri. ne yaparsınız 2’den akşama kadar? Kadıköy’de oturuyoruz. Eski mahalle arkadaşlarım hepsi Halkevi’ne gidiyorlar. Çoğu da tiyatro koluna devam ediyor. Ben de vakit geçsin diye onlarla beraber onların provalarına giderdim. Zevkle seyrederdim. Çünkü hakikaten tiyatro seyretmeyi çok seviyorum. Nihayet, birgün bir eser koyacaklar sahneye bir vodvil. İbn-ür Refik Ahmet Nuri Bey’in Hisse-i Şayia. 3 perdelik bir vodvil. Bir elemanları noksan. Ne yapsak ne etsek diye falan düşünürlerken. Rejisörümüz de rahmetli Şehir Tiyatrosu’ndan Reşit Varan. Demiş ki Hulusi Bey geliyor burda seyrediyor zevkle, acaba oynar mı teklif etsek? Bana teklif ettiler. Dedim ki ben askerim. Olur mu canım. Bu da bir devlet işi. Halkevi de bir resmi daire. Ben oynamak için can atıyorum ama bir tereddüt var işte. Nihayet ne olursa olsun dedik. Eseri çalıştık. Provalar mrovalar. Çıktı. Çok tutuldu. Muvaffak oldu.”

Hulusi Kentmen ve eşi Refika hanım

Yıl 1958… Asistanım. “Yangın Var” filmini çekiyoruz. Başrollerden birini Hulusi Kentmen oynuyor.  Paşa rolünde. Kendisi de o zaman bahriye astsubayı. Filmlere kaçamak geliyor, arkadaşları idare ediyor!.. Arnavutköy’de bir köşk vardı. Çekim orada yapılıyor. Yazdı, hava da hayli sıcak. Sanatçılar çekim aralarında deniz kenarına 3-5 sandalye atıp dinleniyorlardı. Yine öyle bir dinlenme molasında, Hulusi Kentmen paşa kıyafetiyle deniz kenarında oturuyor.  Tesadüf bu ya; Hulusi Bey’in Kasımpaşa’daki komutanı otomobille önlerinden geçmez mi!… Komutan gayri ihtiyari dönüp sanatçılara bakıyor ve Hulusi Bey ile göz göze geliyor.

Hulusi Bey; “Eyvah! Yandım ben!.. Askerliğimi yakacaklar!” diyerek kaçtı içeri. Üstünü başını çıkarıyor. Dedik ki; “Ne yapıyorsun, daha sahnen var…”

“Ne sahnesi kardeşim! Benim hayatım mevzubahis” diyerek, fırladı gitti… Şansı varmış. Komutan birkaç dakikalığına bir yere uğruyor. Hulusi Bey komutanından 5 dakika önce giriyor askeriyeye ve geldiğinde kendisini görsün diye bahçede duruyor. Paşa gelince hemen Hulusi Bey’in yanına geliyor ve soruyor:

“Senin ikizin var mı?”

Hulusi Kentmen aynı anda bazı geceler Ses Tiyatrosu’nda da sahneye çıkıyor. Bir akşam bakıyor; paşa en önde onu izliyor! Oyunu bırakıp, kaçmasına imkan yok. Ama bir de ne görsün: Paşa Hulusi Bey’i ayakta alkışlıyor! O alkışla verdiği mesaj çok net:

Yemedim (!) diyor…

Türker İnanoğlu, verdiği bir demeç

 

“1320/2095 sicil nolu denizaltıcı ise altı yıl motor astsubay olarak dalışlar yaptıktan sonra kameranın önüne geçer ve yönetmenin “motor” sesiyle birlikte rol kesmeye başlar. Sert görünümlü ama iyi yürekli ve genellikle de fabrikatör baba rolünde görürüz onu. Hulusi Kentmen’den söz ediyoruz tabii ki!..”

Önce Çocuklar ve Kadınlar, Sunay Akın

 

Nedense çok zengin aileler çocuklarını çok zengin ailelerin çocuklarıyla evlendirmeye özen gösteriyorlar. Servetler evlendirilip, iş büyütülüyor. N’olucaksa o kadar para? Bu tip evlilikler de kolay kolay çözülmüyor. Çok zengin bir ailenin, çok yoksul bir  aileden kız aldığı, ya da çok zengin bir ailenin kızının, gariban bir herifle evlendirildiği yalnız eski Türk filmlerinde görülmüş, yüzükler Hulusi Kentmen tarafından takılmış ve fakat hayatın sosisli ve hardallı gerçeğinde böyle bir şeye rastlanmamıştır.–Falınızda Rönesans Var, Ferhan Şensoy

 

Bilgilendirme: Aşağıdaki söz Hulusi Kentmen’e ait değildir.

“Yıllarca hep zengin, fabrikatör baba rolünü oynadım. İşin en acıklı kısmı ise bütün gün zengin baba rolünü oynayıp çekim bitiminde eve gitmek için soğukta, köşedeki durakta dolmuş beklemem olmuştur.”

1970 yapımı Güzel Şoför adlı filmden

Kentmen yan rollerden cüzi miktar para kazanan ama esas mesleği askerlik olan TSK emeklisi bir subaydı. Subaylığı esnasında izinle oyunculuk yapmaya devam etmiş emeklilik sonrası da oyunculuğu sürdürmüştür.

“Dedem Hulusi Kentmen” adlı kitabında dedesi Hulusi Kentmen hakkında bilgiler sunan Melek Kentmen, dedem halk insanıydı. Otobüse de binerdi. Ama sete kendine ait arabası ile giderdi. Böyle bir sözü de bulunmamaktadır diye açıklama yaptı.

Huusi Kentmen’in arabası

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir