Yazımız 8 Eylül 2024 tarihinde güncellenmiştir.
Kayseri ile İlgili Sözler…
Türkiye’nin kültür, sanat, bilim ve turizm merkezlerinden biri olan Kayseri, tarihin en eski zamanlarından beri pek çok uygarlığa beşiklik etmiş ve her dönemde önemini korumuştur. Şehrin en eski adı olan Mazaka, Roma devrine kadar devam etmiş; Roma devrinde şehre imparator şehri anlamında Kaisareia adı verilmiş; bu isim Araplarca Kaysariya şeklinde kullanılmıştır. Türkler Anadolu’yu fethettikten sonra Şehre Kayseriye adını vermişler ve bu ad, Cumhuriyet dönemiyle birlikte Kayseri şeklini almıştır.
Pastırması, sucuğu, mantısı, Zeynel Abidin Türbesi, Mevlana’nın Hocası Seyyid Burhaneddin Türbesi, Pınarbaşı ilçesinde bulunan Melikgazi Türbesi, Mimar Sinan’ın evi, Kapuzbaşı Şelaleri, Sultan Sazlığı ve Erciyes Dağı ile meşhur bu İç Anadolu Bölgesi şehrimiz ile ilgili sözlerden bir derleme hazırladık.
Kayseri sözleri, Kayseri ile ilgili alıntılar, Kayseri ve çevresinde kullanılan atasözleri ve Kayseri şivesinden örnekleri yazımızda bulabilirsiniz.
Kayseri ile İlgili Sözler
Kayseri’de pazar demek, bağ evi demek!!..
Nördün? Nörüyüm İşte Yuvallanıp Gidiyohk. Sen Nördün?…
Bize her yer Kayseri değil çünkü hiçbir yer Kayseri kadar güzel değil.
Kayseri- Erciyes Dağı…Bu dağın yaz kış karı ve buzu eksik değildir.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nden Seçmeler–Hüseyin Nihal Atsız
Kayserili kendine cimridir. Başkasına “yinilsin içilsin” der, “yidirir, içirir”…
Bana birisi “aşk mı, sevgi mi?” diye sorsa hiç düşünmeden sucuk derim, çünkü düşünürsem mantı derim.
Kayseriliye sormuşlar çay mı içersiniz kahve mi ? Kayserilinin cevabı çayı şimdi içelim de kahveyi de yemekten sonra içeriz.
Kayseri’de rastlanan bir efsanede gemi, Erciyes Dağı’na çarpar ve Nuh da bu dağı lanetler; bu nedenle de bu dağın zirvesinde sürekli fırtınaların koptuğuna inanılır.
Türk Mitolojisi–Pertev Naili Boratav
Sultanlığı döneminde girdiği savaşların hiçbirini kaybetmemişti. İlk fethettiği şehir Filistin’deki Kaysâriye, son fethettiği şehir Anadolu’daki Kayseri olmuştu.
Haçlılar Önünde Sultan Baybars–Ramazan Şeşen
Sezar isminin o zamanlar Kayser diye okunduğunu ve Kayseri şehrinin isminin buradan geldiğini ekleyelim. Aynı unvanın Grekçesi olan Sebastos ise Sivas’a ismini vermiştir.
Ezbere Yaşayanlar – Vazgeçemediğimiz Alışkanlıklarımızın Kökenleri
Selçuk devrinden ve sanat işlerinde onun devamı olan Ahilerden Ankara’da büyük eser kalmadı. Konya ve Sivas’ta, Niğde ve Kayseri’de, Aksaray’da görüp taş isçiliğine hayran olduğumuz o büyük kapılı binalar, sırlı tuğladan, alaca kanatlı bir kuş gibi sabah ışıklarında uçan minareler Ankara’da yoktur.
Beş Şehir–Ahmet Hamdi Tanpınar
Osmanlılarda ilk medrese 1330 tarihinde, Gazi Orhan Bey tarafından o tarihte küçük beyliğin medreseleri merkezi olan, İznik’te yapılmış ve burada ilk müderris olarak da Türk alim ve mütefekkirlerinden Şerefüddin Davud-i Kayseri tayin edilmiştir.
Osmanlı Devletinin İlmiye Teşkilâtı –İsmail Hakkı Uzunçarşılı
Kayseri ile İlgili Sözler
“Ulukışla ile Kayseri arası, o zaman bizim gibi yaya yolcular için bir haftalık yoldu. Bu yollar hep çıplak sırtlar yahut tuzlu bozkırlardan geçerler. Erciyes Dağı görününce de bataklıklar başlar. Etraflarında birkaç bakımsız zerdali bahçesi ve birkaç kısır bağ bulunan kasabacıklar sahrada kaybolmuş vahalar gibidirler.”
Suyu Arayan Adam–Şevket Süreyya Aydemir
Sembolü Erciyes dağı olan şehirdir. Pers döneminden sonra M.Ö. 380-M.S. 17 yılları arasında Kapadokia bölgesinin başkenti idi. Roma İmparatoru Tiberius tarafından M.S. 17’de kent alınınca adına “Kayzer’in şehri” anlamına gelen “Caesarea” denmiştir. Araplar ise “Kaysariye” demişlerdir… 1071 yılında Kutalmışoğlu Süleyman Şah komutasındaki Selçuklu ordusunun eline geçmiştir…. Kaysariye adı Kayseri şekline çevrilmiştir.
Türkiye Tarihi Yerler Kılavuzu–M. Orhan Bayrak
Bulunan bir tablette yazıldığına göre bundan 4000 yıl önce, şimdiki Kayseri şehri yakınında Kaniş veya Neşa adlı bir şehir krallığı ile bir de yeri tam bilinmeyen Kuşşara adındaki şehir krallığı varmış. Sondaki şehrin kralı Anita, önce Kaniş şehrini ele geçirmiş, ardından Hattuşa’ya saldırarak yakıp yıkmış. O zaman Hattuşa’nın adı Hattuş, kralının adı da Piyuşti’ymiş. O. Hattuşa’yı yıkmakla yetinmemiş ve ‘Kim burasını yeniden şehir yapar, canlandırırsa, Fırtına Tanrısı’nın lanetine uğrasın’ diye yazdırtmış.
Hititler ve Hattuşa–Muazzez İlmiye Çığ
Kayserililer çocuklarını kesinlikle kendi dükkanlarında çalıştırmazlar. Çırak olarak tanıdıkları bir ustanın, tanıdıkları bir dükkân sahibinin yanına verirler. O da kendi çocuğunu onların yanına verir. Bir tür Erasmus programı gibi. Şimdi yanlış anlaşılmamasına gayret ederek söyleyeyim, kimse kendi çocuğunu tokatlayamaz çünkü. Arkasındaki mantığı anlatmak için söylüyorum; çocuk esnaf olacaksa da ailesinin işini devam ettirecekse de, başka bir şeyler yapacaksa da annesi babası bilir ki o çocuk; yanlarında olgunlaşamaz. Hataları cezasız kalır, kendi mücadelesini yaşayamaz. İşte Kayseri’de bir esnaf ancak başka bir dükkânda piştikten sonra babasının dükkanının, ya da ailesinin mirasının başına geçer.
Cebimdeki Ekmek Kırıntıları–Ercan Kesal
Kayseri ile İlgili Sözler
Tarihimizde ilk pastırma Oğuz Türkleri tarafından yapıldı. Savaşçı oldukları için ömürleri at üstünde geçen eski Türkler yola, savaşa giderlerken yanlarına tuzlanmış at ve sığır eti alırlardı. Durup dinlenmeye zaman ayıramadıklarından atın eyerine, bacaklarının arasına sıkıştırdıkları bu tuzlu et parçaları günlerce, haftalarca süren yolculuk sırasında basıla basıla pastırma (yani bastırma) olurdu. Karnı acıkan atlı, eyerindeki bu tuzlu etten bıçağıyla bir parça keser, yerdi. Pastırma, sonraları evlerde de yapılmaya başlandı. O zamandan kalma gelenekle en iyi pastırma Kayseri’de yapılmaktadır. Pastırma, Türkler tarafından Rumeli’ye de geçmiştir. Sırt, kuşgönü, şekerpare ve dilme olarak dört pastırma türü vardır.
Tarihimizde ”İlk”ler–Burhan Atan
Kayseri ile İlgili Sözler
Kayseri ve Çevresinde Kullanılan Birkaç Atasözü ve Açıklaması
“Gönül düşmüş bir b*ka, o da mis gibi koka”
Aşk üzerine uyumsuzluğu betimleyen Kayseri atasözü.
“Ağustosta denize girsek, balta kesmez buz olur”
İşlerin bir türlü rast gitmediği, bir şeylerin hep ters gittiği zamanlarda Kayseri’de bu atasözüne başvurulur.
“Dört diyon doğuz diyon, topluyon otuz diyon”
Söyledikleriyle yaptıkları birbirine uymayan tutarsız kişileri tasvir etmekte kullanılan bir atasözü.
“İşin yoksa ne aran Abdullanın hayadında?”
Bu atasözümüzde hedef kitle herhangi bir işi, gücü, bağlantısı ya da ilgisi olmadığı halde başkalarının söylediklerine kulak misafiri olan ve duyduklarından dolayı onları acımasızca eleştiren bir takım tabiri caizse ‘işsiz’ insanlardır
Kayseri ile İlgili Sözler
“Al sana bir kaya, nerene dayarsan daya”
İstanbul ağzında ‘kapak olsun’ ne demekse, Kayseri ağzında da bu cümle o manaya gelir. Kayseri’de gereksiz ve anlamsız cümleler sarfeder üstüne de uygun cevabı alırsanız, üçüncü şahıslar tarafından bu atasözüne maruz kalabilirsiniz.
“Enik it ürümeye havasmış”
Kayseri ağzında haddini aşan insanların yerildiği bir başka atasözü. Henüz bir konu hakkında görüş belirtecek veya eyleme geçebilecek olgunluğa erişmemiş insanların o konu hakkında haddini aşan davranışlarda bulunmasını anlatan, vuruculuk ve özlülüğü aynı potada eritebilen başka bir Kayseri sözlü anlatım efsanesi
“Sen de az zamanın Haççe abbası değelmişsin ha!”
Kayseri’de dış görünüş veya yaş olarak göstermediği halde görmüş geçirmiş, tecrübe sahibi olmuş ya da beklenmeyen eski olayları hatırlayan kimseler için kullanılır. Efsanevi bir kişilik olan, son derece tecrübeli Haççe ablamızın atıfta bulunulduğu bir sözdür. Cümlenin muhatabı kişiler, şakayla karışık biçimde övgüye mazhar olurlar.
Kayseri Şivesi
Gadasını aldığım: “Günahların, dertlerin, kederlerin ve acıların hep benim olsun; yeterki sen üzülme ağlama ve acı çekme ben senin yerine üzüleyim” anlamında tatlı bir söz. Ayrıca “lütfen” imasında da kullanılır. “Gadanı alam” veya “gadalarını alırım” yada “gurban olduğum” “gözünü sevim” gibi benzer çekmeler de olabilir. Sadece Kayseri’de rastladığımız bu sevgi ve şefkat sözü iç anadolu insanımızın temiz kalbini temsil eder.
Norüyon: Nasılsın
Nidiyon: Ne yapıyorsun
Keleş: Güzel
Goparah gel: Koşarak Gel
Gop: Koş
Sıhı dut guverme: Bırakma
Gel bayım bi: Gelebilir misin böyle bi
Bakar mısın gaçale: Çekilebilir misin (kaç hele)
Goresim geldi: Özledim
Horanta: Kalabalık
Gıy: Kenar
Böğründe: Kenarında
Nahas: Nasıl oldu da
Pırtı: Elbise
Dal: Sırt
Dumah: Nezle
Garerlemiye: Tesadüfen yığılı
Çok Mıcırıh: Ezik ağızla
Dekar: Epey:
Bayağı: Acep
Acaba: Zahan
Gerçekçi olmayan yüklü: Hamile
Tülüngümüş: Çok bilmiş
Coğ gözlü: Yeşil gözlü
Tay gibi: Seri iş gören
Gulahları bi pişirimlik: Kepçe Kulaklı
Payton: At arabası
Cin arabası: Bisiklet
Erincek: Üşengeç
Ayahtaşı: Merdiven
Şahba: Şapka
Mahana: Bahene
Gumük: Kısa
Sınıhi: Yüksek sesle konuş
Delanlı: Delikanlı
Susaştım: Susadım
Gabayel: Lodos rüzgarı
İşlik: Gömlek
Hısım: Akraba
Afur: Ahır
Icıcıh: Birazcık
Ekece: Çok bilmiş
Gidişiyor: Kaşınıyor
Gödek: Kısa boylu
Çoğneşmiş: Uyuşmuş
Heyhula: Boş gezen
Loyluh: İş yapmayı sevmeyen
Zopcuh: Uzun boylu
Appariii: Çok şaşırdım
Uğurun: Habersizce
Topah: Yuvarlak
Yavan: Yağsız
Sızgıt: Et kavurması
Miltan: Gömlek
Naarasın: Yok öyle bir şey
Bah: Gözet- kolla
Cınnah: Tırnak
Pantul: Pantolon
Ehtiyat: Utanmak
Cafcaflı: Çok hoş, güzel
Alingirli: Başka kimsede ve bir yerde olmayan
Sakız atlah: Çok küçük bir çocuk (sakız kadar)
Gurumuş Gufana Dönmüş: Çok zayıflamış
Kayseri ile İlgili Sözler
Pasahlı: Kirli
Dün dayıl evelsüün: İki gün önce
Guşluh vatki: Güneş doğarken
Erlik: Sahur vakti
Gecohtu: Gece yarısı
Cin Garanlıh: Gece karanlığı
İlkorazı: İmsak vakti
Devlisüün: Ertesi gün
At gibi, tay gibi iş görmek: Seri çalışmak
Ağrının dibi: Aynı şeyi ısrarla tekrarlama
Tahırdatma: Gürültü yapma
Zııınk: Sus
Söstenme: Konuşma
Dölek: Dur
Avurdunu yırtarım: Yanaklarını çekerim
At gibi kişneme: Olduğun yerde dur
Gıpraşma: Kıpırdama
Dursun Golun Ganadın: Elin ayağın güzel dursun
Mana mana oynatma beni: Benimle uğraşma
Filiğin Osturu: Boş söz, boş laf
Gözün sarımesin: Dikkatli ol
Yazının iti: Çok gezen
Dalaşma: Akıllı dur
Yiril yiril kohuyor: Çok pis bir koku
Heç dirlik vermiyor: Hiç rahat bırakmıyor
Goma şunu: Buna kız, oldu mu
Gavuşturmak: Aralamak
Geçirmek: Söndürmek
Gopmah: Koşmak
Çomalamah: Fırlatmak
Dinelmek: Ayakta durmak
Tostombelek: Takla atmak
Çimmek: Yıkanmak
Deynek vermek: Ameleler için istirahat molası
Amel olmak: İshal olmak
Gotbeş atmak: Sevinmek
Vurulmak: Aşık olmak
Dumah olmak: Nezle olmak
Çitmek: Çekirdek yemek
İşmar vermek: işaret etmek
Dıhılmah: Girmek
Sohranmah: Kızmak
Taplamah: Pusu kurmak
Azıtmak: Kurtulmak için bırakmak
Şikarlanmak: Kendini naza çekmek
Gerneşmek: Yerleşmek
Oda kaldırmak: Büyük temizlik yapmak
Gunlamah: Hayvanlar için doğum
Engilmek: Eğilmek
Tapıhlamah: Dala vurmak
Gan almak: İdrar etmek
Hacet: Ev aletleri
Garülye: Çift kişilik somya
Zemberek: Kapı kolu
Sında: Makas
Şibidik: Terlik
Çinke: Tas
Güğüm: Büyük bidon
Peşkir: Havlu
İlaançe: Naylon leğen
Galpise: Büyük çivi
Seki: Kuru erzak muhafaza edilen ve ekmek yapılan yer
Hazınevi: Soğukluk evi
Sap: Tahılın uzayan kökü
Mağ: Evin üstünü örtmek için kullanılan ağaç gövdesi
Ohla: Oklava
Dümbelek: Darbuka
Pense: Kerpeten
Gufan: Asma kilit
Irbıh: İbrik
Helkin: Süt pişirilen tencere
Dırmıh: Tırmık
Patlah: Plastik bidon
Psük: Kedi
Navri: Kedi yavrusu
Enik: Köpek yavrusu
Kürük: Eşek sıpası
Culluh: Hindi
Cücük: Civciv
Cırıh: Serçe
Tohlu: Bir yaşındaki kuzu
Yutmuh: Koyun Kalbi
Kosü: Köstebek
Ossurgan Böcüğü: Hamam böceği
Garmice: Karınca
Kürçük: At yavrusu
Candır İnek: Sığır ile yayılmaya giden yayla ineği
Mendogon İnek: Evde yetişen kaliteli inek
Gırma: Candır ile mendofonun karışımı
Holanta: Kaliteli ve şişman Hollanda ineği
Smiltel: Bir tür inek çeşidi
Siyah Ala: Bir tür Hollanda ineği
Halep: Bir tür nek cinsi
Camiz: Manda
Boduh: Manda yavrusu
Malah: Manda yavrusu
Düve: Genç, dişi camuz veya genç inek
Gorpe bizağ: Yeni doğmuş buzağı
Daha bızağ: Yaşına yaklaşmış buzağı
Üveyik: Yarasa
Lalek: Leylek
Üvez: Sivrisinek
Epelek: Kelebek
Hacuş: Baykuş
Gırmızı: Domates
Badılcan: Patlıcan
Pürsüklü: Havuç
Şemşamer: Ayçiçeği
Sötacı: Söğüt ağacı
Pahla: Fasulye
Çardek: Çekirdek
Pate: Patates
Goğ Biber: Yeşil biber
Gıvıcıh: Marul
Ağa: Baba
Aba: Anne
Gütcağa: Ağabey (Küçük ağa)
Eme: Hala
Emmi: Amca
Hala: Teyze