Yazımız 1 Aralık 2024 tarihinde güncellenmiştir.
Kazım Koyuncu Sözleri…
7 Kasım 1971 tarihinde Artvin ilimizde doğan, 33 yaşında kanser rahatsızlığı sebebiyle genç yaşta aramızdan ayrılan Şair Ceketli Çocuk müzisyen, söz yazarı, oyuncu ve aktivist olan Kazım Koyuncu’nun bugün 19. vefat yıl dönümü. 25 Haziranda kaybettiğimiz sanatçımızın sözlerinden bir demet hazırladık…
Kazım Koyuncu Sözleri
Şarkılarla geçtim aranızdan.
Çok fiyakalı bir hastalığa yakalandım baba.
Sizin için ucuz olan nükleer enerji değil, insan hayatıdır.
Birbirimizi sevmemiz için birbirimize benzememiz gerekmez.
Sevgi bin kilometre ötede bile olsa gelir dokunur bize.
Savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlamak için Savaşmak zorunda değiliz.
Siyasetler, devrimler bir gün bitebilir ancak türküler , şarkılar yüzlerce yıl kalır.
“Düşmanın bile olsa, onu seven bir annesi olduğunu düşününce, nefretin geçiyor.”
Sevgi çok önemli bir şey. Sevmeyi bilebilmek, sevdiğini hissedebilmek, seni sevenlerle göz göze gelebilmek.
Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya.
Yüz sene daha yaşasam, yapsam, yapsam, yapsam hep yapsam yine eksik gideceğiz. Ne kadar eksik gidersek hayatta yapacak o kadar çok şey bırakırız.
Kaldırın, kaldırın gözlerimden, şu sisini yüzyılların, bir çocuk gibi görmek istiyorum, her şeyini dünyanın.
Birbirimizi anlamamız için, aynı dili konuşmamıza gerek yok, ezildikten sonra, hepimiz aynı şarabız.
Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim, ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim.
Konserime sadece bilet alarak giremezsiniz. Herkes gelirken yanında bir kitap getirsin. Kapıda durup tek tek kontrol edeceğim.
Bütün dünyanın, bütün toprakları hepimizindir. Bütün şarkılar, dünyadaki tüm insanlarındır. Tüm topraklarda memleketimizdir.
Ne tarz müzik yapıyorsanız yapın, siz eğer hayata muhalif bir noktadan bakıyorsanız -bana göre de bakmak gerekir- her zaman yapacak bin tane eylem söz konusudur.
Devrimi düşlüyorsan ona göre yaşarsın. Yürüyüşün farklı olur. Bakkala, manava başka türlü davranırsın. Bunun için sana kimse puan yazmaz tabii; ama anlarlar. Orada birisi farklı yürüyordur!
Trabzonspor’u tutmak sadece o yörenin çocuğu olmakla açıklanabilecek milliyetçi bir davranış değildir. Benim için Trabzonspor, en güçlülere karşı koyan ve herkesi yenen hayali kahramandı. Öyle bir kahramandı ki statükoyu bile devirmişti.
‘Çok kitap okumaya çalışıyordum ama az kitap vardı. O yüzden ansiklopedi okuyordum. Çünkü kırtasiyeye birkaç kitap geliyordu, onları zaten ediniyordum. Ama ne bulursam okuyordum. Üniversiteyi kazanmam başkalarına göre enteresandı çünkü okulu takdirle bitiren çocuk değildim.’
Kanseri, kanser olmayanlar anlayamaz. Kanser de oldum artık. Duyarlı bir sanatçı olarak onları da hissediyorum. Ben kanserden çok korkan bir insandım. Kanserim ve korkmuyorum. Sadece beni sevenleri ve özgürlüğümü düşünüyorum. Ölüm küçük bir şey, ama hastalık özgürlüğünüzü sınırlıyor.
Birkaç aylık ömrün var… Soruyorsun kendine, ‘Ne götürmek istiyorsun?’ Para yok işine yaramaz. Can kalıyor elinde, can nedir, uyur, gözünü kapatır gidersin. İyi ki mülkiyetten bu kadar uzakmışım. Şimdi gitmemem için, asla ölmeyi düşünmemem için bir sebep var. Acayip bir sevgi var.
Esas güç o bildiğimiz yöntemlerle elde edilmeyen güç. Şu televizyonlarla promosyon faaliyetleriyle, makyajlarla kazanılan değil. Bu bir güç değil. Bu bir rüzgardır, hiçbir şey olmaz ondan, esas güç, adım atmaktadır, yürümektedir. Hayatta izlerinizi sağlam bırakmaktadır. Şu anda yaşadığımız şey bir güçtür. Çünkü gerçekten bir sevgi var.
Kötü şeyler gördük: Savaşlar, katliamlar, ölen, öldürülen çocuklar gördük, kendi dilini, kültürünü, kendisini kaybeden insanlar ve topluluklar gördük. Yanan kentler, köyler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bu sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu dünyada şarkılar söyleyebildik.
Teşekkürler dünya…”