Yazımız 19 Aralık 2023 tarihinde güncellenmiştir.
Kestane ile İlgili Sözler
Kestane ağaçlarının altında unutulmuş çocukluğumu istiyorum.
Hoş geldin kasım, kestane, hastane, grip, nezle, yağmur çamur, hüzün.
Ben soğuk bir kış günü, sense sıcacık kestane, nasıl da güzel gideriz birbirimize.
Bursa deyince insanın aklına, ipek, şeftali, kestane, bir de kaplıca gelir. Aziz Nesin
Kestane ile İlgili Sözler
Dışarda yağan yağmur, kuzinenin çıtırtısı, kestanenin pişmesini beklerken ki muhabbet…
Kestane çiçeklerinin kokusunu herkes hissedemez, o kokuyu hisseden ise bir daha asla unutamaz.
Ne tatlıdır kestane, alırsın pazardan tane tane, üzerine çizersin sobaya dizersin, patlar çatır patır, ne güzel yenir çıtır çıtır.
Ben sana biraz kuş ve biraz deniz kokusu göndereyim, sen bana biraz kestane çiçeği kokusu ve biraz orman kokusu gönder.
Bazı insanlar Seni Seviyorum demez de “Sana kestane alayım mı?” der… Sobada pişen çayı, kestaneyi, kedi gibi kıvrılıp sobanın sıcağında uyumayı…
Bizi birbirimize yaklaştıran, bana onun yüreğindeki iyiliği, ruhundaki tatlılığı tatmayı öğreten o ilk kestane bin yaşasın! Mark Twain
Soba üstünde bir kaç kestane, sessizliği bozan bir güğum su fokurtusu, muhabbetle demlenen bir demlik çay bir de yârin gözlerinde demlenen aşk gerek soğuk kış aylarında. – Enes Doğancı
Ben sana mecburum. . Kitaba adını veren bu şiiri, yanılmıyorsam şiddetli, hayli tutkusal bir aşk ilişkisinden sonra, kestane kızılı bir İstanbul sonbaharı boyunca yazmıştım. Attila İlhan
Sonbaharda bile kestane çiçeklerinin tozlu, yumuşak kokularını hissedebiliyorum; yani o saatleri bir kez daha hayal ederken bunu onları kaybetme korkusuyla değil, tekrar kavuşma sevinciyle yapıyorum. Stefan Zweig
Kestane ile İlgili Sözler
Bir gemicinin karısı… Kucağında bir etek kestane;
Yedikçe yiyor; çene değil değirmen karınınki.
”Bana da ver” dedim, sen misin diyen:
”Defol, cadı karı!” demez mi bana şırfıntı…
Bir meşe palamuduyla bir kestane yan yana düştüğünde biri diğeri için hareketsiz kalmaz, ikisi de doğalarının gerektirdiğini yapar, filiz verir, biri diğerini gölgesinde bırakıp yok etmedikçe serpişip gelişirler. Bir bitki doğasını uygun yaşamazsa ölür; insan da…
Henry David Thoreau
Kestane ile İlgili Sözler
Akşamları toplanıp yüksek sesle yararlı kitaplar okuyorlar. Küçücük evlerinin üzerinde kestane ve karaağaçların yaprakları hışırdıyor. Güneşin batışı, çatıda bir leylek… Bütün bunlar alabildiğine şiirsel ve dokunaklı…
İlkbahar yeşilliğine bürünmüş olan doğadaki her bir yaprağın şeklini kâğıda dökebilirim, şimdi sonbaharda bile kestane çiçeklerinin tozlu, yumuşak kokularını hissedebiliyorum; yani o saatleri bir kez daha hayal ederken bunu onları kaybetme korkusuyla değil, tekrar kavuşma sevinciyle yapıyorum.
Stefan Zweig
Binanın deniz görmeyen arka tarafında çınar, kestane, zeytin gibi insanı düşündüren ve hayallere sevk eden ağaçlar büyüyordu. Gökyüzünün lacivert noktasını gösteren yüksek ağaçlar, güneşin ışığını dalgalandırarak benzeri hiçbiryerde görülmeyen bir sessiz huzur getiriyordu kalplere.
Samipaşazade Sezai
Eğer sobalı bir eve gideceksek, elimize 1 kilo kestane alıp da gidiyoruz. Bu elektrikli fırınlar soba kadar beceremiyor kestane pişirmeyi. Zaten kestane pişiren de kalmadı. Şimdi ellerinde çuval gibi cips paketleriyle oturuyor insanlar. İnsan ve Hayat Dergisi
Kestane ağaçlarının nasıl görünebildiğini bir bilseler! Nasıl da heybetle yükseldiklerini, nasıl da çiçeklendiklerini, ne derinden uğuldadıklarını, ne doygun, koyu gölgeler verdiklerini, yazın nasıl gümrah kabardıklarını, sonbaharda kızıl yapraklarının yerleri yumuşak öbeklerle nasıl kapladığını bir bilseler!
Yahya Kemal’e bir gün portakal ağacından bahsedecek oldum.O bana “Dünyada belki binlerce ağaç vardır, fakat aslında ağaç üç dört tanedir:Çınar, kestane,ceviz gibi.Yine binlerce çiçek vardır.Ama yine dört-beş çiçek vardır.Portakal ağacının altında oturamazsın,gölgesi yoktur.Dibinde gezemezsin, çamurdur.Zaten boyu müsait değildir” cevabını verdi.Bir bakıma hakkı var.Klasik şiirin dışındaki şeyler, hususi notlar, mevsimler veya zevki kökünden değiştiren iklimden gelen şeylerdir.
Kestane ile İlgili Sözler
Soba görmeden büyüyen ya da büyüyecek olan çocuklara üzülmüşümdür ben. Onlar hiçbir vakit bir sobanın üzerinde kaynayan çaydanlığın sesini işitmeyecek, demlikte pişen çayın kokusunu genizlerine bir tütsü gibi çekemeyecek, karlarla oynayıp evlerine geldiklerinde ıslak eldivenlerini onun bedenine değdiremeyecekler. Üzerinde pişen kestanenin ne sivri uçlu bir bıçakla çizilmesini görebilecek ne de gece vakti sobanın kapağından tavana yansıyan ateş dansını seyremeyecekler. Belki de tam manasıyla ısınmanın ne olduğunu bilmeyecekler. Şimdi bir kuzine soba olacak, üstünde çay içinde kestane, patates pişecek. Babaannem beni kuzum diye sevecek…
Zengin yaradılışlı insanlarda duygular ancak dost bir ortamda gelişebilir, dedi. Nasıl ki kötü bir ruhun bulunduğu yerde papaz kutsama yapamaz, kestane ağacı yağlı toprakta yaşayamazsa, yetenekli bir müzikçi de cahiller arasında kaldığında içinden yıkıldığını hisseder. Sanatta, ruhumuza ortam oluşturan ruhlardan, onlara verdiğimiz güç kadar güç almamız gerekir. İnsanın duygularını yöneten bu gerçek, “Davul bile dengi dengine çalar” ya da “Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş” gibi atasözlerini doğurmuştur. Ama sizin duyduğunuzu sandığım acıyı, ancak nazik ve ince yaradılışlı insanlar duyar.
Sobalı evde büyüyen çocuk; Kış sabahları bazen üşümekten yataktan çıkmayı istemeyen soba kokusunu seven üstünde kaynayan çaydanlığın sesini seven üstündeki kestanenin mandalina elma kabuklarının kokusunu tanıyan seven bahçede karda oynadıktan sonra üstüne ellerini tutup ısıtmayı seven sobalı odadan öteki odaların soğukluğu nedeniyle çıkmak istemeyen kömür kokusu odun kokusu çalı çırpı çıtırtısı ateş gürlemesi nedir bilen çocuktur. Sobalı evde büyüyen çocuk; Yıllar sonra kestaneye bayılan; ama çocukluğundan hatırladığı tadı bulamayan bir büyük insan olacaktır. Gürül gürül yanan bir soba, kestane, çay ve tabi kitap. Olsa ne iyi olurdu şimdi…
Kestane ile İlgili Sözler