Lebon Pastanesi Sözleri

PAYLAŞ
Lebon Pastanesi Sözleri

Yazımız 3 Kasım 2023 tarihinde güncellenmiştir.

Lebon Pastanesi Sözleri…
İstiklal Caddesi’nde 19. yüzyıldan bu yana faaliyette olan Lebon için sadece pastane demek, tabii ki eksiklik olur. Türkiye’nin hem edebiyat hem siyasal birçok figürüne ev sahipliği yapması onu bu sıfatından daha farklı değerlendirmemize yol açıyor. Kültür mimarimizin oluştuğu/oluşturulduğu en önemli mekânlardandı. Duvarlarında Yahya Kemal, Abdülhak Hamid Tarhan, Halit Ziya Uşaklıgil, Cenap Şahabettin, Ali Faik Ozansoy, Süleyman Nazif, Celal Nuri, Ahmet Haşim, Mithat Cemal Kuntay, Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon, Sait Faik, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “görüntüleri” kazınmıştır. Dikkatli bakan görür. Sadece yazanların değil, kitapların da “mekânlarından” biri oldu Lebon Pastanesi. Orhan Pamuk’un Cevdet Bey ve Oğulları’nda rastlamışsınızdır, Peyami Safa’nın “Fatih Harbiye” romanında rastladığınız gibi. Yazarların, şairlerin ortak “kamusal alanı”ydı Lebon. Bu yüzden elbette kültürümüze olağanüstü bir mekân kazandırdığı için Eduard Lebon’a teşekkür borçluyuz. 19. yüzyılın İstanbullusu, birçok açıdan trajik bir yaşam sürse de “mutlu insan”dır. Bu mutluluğun kaynaklarından biri olarak Lebon ile benzerlerinin önemi küçümsenemez. Dışarıya açılan kapıdır önceleri. Şu meşhur mu meşhur Orient Express’le İstanbul’a gelen yolcular önce orada ağırlanırlar. Belki de bu yüzden, yerlisiyle, yabancısıyla herkes çok benimsemiştir şu sözü: “Chez Lebon, tout est bon / Lebon’da her şey güzeldir.”(Kaynak)

Lebon Pastanesi Sözleri

170 yıl önce ilk açıldığında adı Lebon olan pastane, o kadar gösterişli ve şıkmış ki  , şapkasız ve kravatsız içeri girilemezmiş. Duvardaki fayans panolar , eski Lebon günlerinden kalmaymış. Fransız sanatçı Arnoux’nun eserleri. Birinin adı “ilkbahar”, diğerinin adı “Sonbahar”. Bence çok güzeller.

Beyoğlu Macerası – Bilgi Avcıları Gizli Görevde, Sara Şahinkanat

 

Markiz Pastanesi

Jöntürklerin İstanbul’daki buluşma mekânıydı bu güzel pastane. Namık Kemal, Şinasi, Ziya Paşa, Sait Faik, Orhan Kemal, Atilla İlhan, Salah Birsel, Orhan Veli, Haldun Taner, Mina Urgan, Peyami Safa, Abidin Dino gibi ünlü kalemler-sanatçılar burada buluşurlar, uzun saatler sohbet ederlerdi. Sahibi Bay Avedis idi.

İstanbul Öyküleri, Kolektif

 

  1. yüzyılda İstanbul’un Batılı kimliğini yansıtan Pera; eğlencesi, kültürü, alışveriş mekânları ve giyimiyle Avrupa’ya açılan bir penceredir. Pera’da alışveriş sonrası pastanelerde yorgunluk atmak gündelik yaşam geleneğidir. 1886’da açılan Lebon Türkiye’nin ilk pastanesi olma özelliğini taşır. Lebon’un müdavimleri uzun zaman “Chez Lebon, tout est bon/Lebonda her şey güzeldir” sloganını kullanır.

Bir Pera Masalı, Selçuk Eracun

 

“..Kağıdı değiştirmemin de yararı olur mu? Hayır. Dosya ya da teksir kağıdı, pelur bile olabilir pekala. Harfler italik ol­sa? Hayır. Takıldığım nokta, onlar değil: sözcükler. Yıllar yılı renklerini, kokularını, tınılarını değişik bileşimlerde denediğim sözcükler. Otuzların Kadını’yla onun özgünlük alanında bire bir karşı karşıya gelemeyecek kadar aşınmışlar artık. Gerçek bir kişilikten çok, bir yazarın iç dünyasını yansıtmaya yatkınlar. Üstelik kurmacada elimin altında bulmaya alıştığım yöntem­ler, yordamlar da kayıp gitmiş; çünkü Otuzların Kadını, kur­gulanmayı değil, anlatılmayı bekliyor. Yazarının en ufak sürç­mesinde, kendi biricikliğinden sıyrılıp onun geçmişte kullandığı sözcük ve imge öbeklerinin arasına karışabilir, sıradanlaşabilir, gerçekliğini yitirebilir. İstanbul’da büyüyüp ölmüş, yabancı dil bilen, eldivenlere ve şapkalara tutkun, Markiz’e, Lebon’a, Park Pastanesi’ne, Belediye Gazinosu’na giden herhangi bir Otuzların Beyoğlulusu, bir nostalji nesnesi olup çıkar, hiç yaşamamış gibi.”

Otuzların Kadını, Tomris Uyar

 

 

 


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir