Yazımız 1 Ocak 2025 tarihinde güncellenmiştir.
Mehmet Akif Ersoy Sözleri…
Mehmet Akif Ersoy 20 Aralık 1873’te İstanbul’un Fatih ilçesi Sarıgüzel mahallesinde Buhara’dan Anadolu’ya geçmiş bir ailenin kızı olan Emine Şerif Hanım’ın ve Kosova doğumlu, Fatih Camii medrese hocalarından olan Mehmet Tahir Efendi’nin oğlu olarak doğdu.
Mehmed Râgıf olan adı daha sonra Mehmet Âkif Ersoy olacak olan , Türk şair, veteriner hekim, öğretmen, vaiz, hafız, Kur’an mütercimi ve siyasetçidir. Mehmet Âkif Ersoy, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ulusal marşı olan İstiklâl Marşı’nın yazarıdır. “Vatan Şairi” ve “Milli Şair” unvanları ile anılır.Mehmet Akif Ersoy tüm şiirlerini 7 kitaptan oluşan “Safahat” adlı eserinde toplamıştır. 27 Aralık 1936 yılında vefat eden şairimiz Edirnekapı Şehitliğinde yatıyor
Milli şairimizin şiirlerinden yaptığımız alıntılardan bir demet hazırladık.
Mehmet Akif Ersoy Sözleri
Edepsizliğin başladığı yerde edebiyat biter.
Allah bu millete bir daha istiklal marşı yazdırtmasın.
Mehmet Akif Ersoy Sözleri
İslam’ı öyle yaşa ki akıllar dursun. Sen ona buna değil Allah’a kulsun.
Sahipsiz vatanın batması haktır, sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.
Biri ecdadıma saldırdı mı hatta boğarım, boğamazsam hiç olmazsa kovarım.
Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar; hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi.
Bize çağ dışı diyorlar doğrudur; çağlar açtık, çağlar kapattık. Çağlar bizden geri.
Zannetme ki ecdadın asırlarca uyudu, nereden bulacaktın o zaman eldeki yurdu!
Atiyi karanlık görerek azmi bırakmak, alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.
İnmemiştir Kur’an, bunu hakkıyla bilin, ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.
Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
lrzımızdır çiğnenen, evlâdımızdır doğranan. Hey sıkılmaz, ağlamazsan bâri gülmekten utan.
Ağlarım, ağlatamam, hissederim, söyleyemem. Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarım.
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.
Mehmet Akif Ersoy Sözleri
Artık ikiyüzlüleri sevmeye başladım çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım.
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. topIu vurdukça yürekIer onu top sindiremez.
Yumuşak huylu isem kim demiş uysal koyunum; kesilir belki ama çekmeye gelmez boynum.
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Ne irfandır veren ahlaka yükseklik ne vicdandır. Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır.
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, bir hilâl uğruna yâ rab, ne güneşler batıyor.
Ne ibrettir kızarmak bilmeyen çehren, bırak kardeşim tahsili; git önce edep, hayâ öğren.
Aslını gizleyemez insan, giydiği kaftanlarla. Bilmez ama kendini kandırır, söylediği yalanlarla!
Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam; hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Cehennem de olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz, bu yol ki hak yoludur dönmek bilmez yürürüz.
Konuşmak bir mana ise susmak bin bir mana. Herkes konuşmasına konuşur lakin sükut yürekli olana.
İz bırakanlarla senin aranda basit bir fark var sadece: Onlar ömür boyu gayret ediyorlar; sen ömür boyu hayret ediyorsun.
Ey âdemoğlu bu devir ve Devran’da içinizde hakkı ve hukuku bilen çoktur. Yaptığınız işte hile çok İslamiyet’i sorup da arayan ve yaşayan yoktur.
Adam mısın: ebediyen cihanda hürsün, gez; yular takıp seni bir kimsecikler sürükleyemez. Adam değil misin, oğlum: Gönüllüsün semere; küfür savurma boyun kestiğim semercilere.
Eski dünya, yenidünya, bütün akvam-ı beşer kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer yedi iklimi cihanın duruyor karşısında, Ostralya ile beraber bakıyorsun: Kanada! Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk; sade bir hadise var ortada: vahşetler denk.
İki üç balta ayırmaz bizi mazimizden. Ağacın kökü mademki derindir cidden, dalı kopmuş, ne olur gövdesi gitmiş, ne zarar o, bakarsın, yine üstündeki edvarı yarar, yükselir, fışkırıp, afak-ı perişanımıza; yine bir vaha serer kavrulan imanımıza.
Harika