Yazımız 19 Mayıs 2022 tarihinde güncellenmiştir.
Ali Nasuh MAHRUKİ, 21 Mayıs 1968’de İstanbul’da doğdu, ilk ve orta öğrenimini Şişli Terakki Lisesi’nde tamamladıktan sonra 1992 yılında Bilkent Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden, 2004 yılında Milli Güvenlik Akademisi’nden mezun oldu. Profesyonel sporcu, yazar ve fotoğrafçı olan Mahruki dağcılık, mağaracılık, yamaç paraşütü, aletli dalış, motor sporları, yelken ve bisiklet sporları yapmaktadır.
Arama Kurtarma Derneği ? AKUT Kurucu Üyesi ve Başkanı, UGSAD – Ulusal Güvenlik ve Stratejik Araştırmalar Derneği, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi, SAD – Sualtı Araştırmaları Derneği, Gezginler Kulübü Derneği üyesi ve Ortak İdealler Derneği kurucu üyesi ve Türkiye’deki ASHOKA Vakfı’nın Yönetim Kurulu üyesidir.
Eserleri: Bir Dağcının Güncesi – Everest’te ilk Türk – Bir Hayalin Peşinde – Asya yolları, Himalayalar ve Ötesi – Yeryüzü Güncesi – Vatan Lafla Değil Eylemle Sevilir, Kendi Everest’inize Tırmanın.
Nasuh Mahruki’ye ülkemiz için yaptıkları her türlü çalışma/kurtarma için teşekkür ederiz.
Nasuh Mahruki’nin sözlerinden bir derleme hazırladık…
Nasuh Mahruki Sözleri
” İnsan bir potansiyeldir.”
‘Hayatın içinde kendi yerinizi arayın.’
“ Yaşam baştan sona bir öğrenme oyunudur.”
Disiplin, bir yandan da nefs terbiyesidir.
En temiz enerji tasarruf ettiğiniz enerjidir.
Şans, hazırlıkla fırsatın buluştuğu yerdedir.
En tutucu olanlar, en kolay kandırılanlardır.
“Hayatın zorluklarına dayanın.” , “Yaşam deneyimdir.”
İnsanın gerçek ömrü geride bıraktığı izlerin derinliği kadardır.
“Her hedef ulaşıldığında, yeni hedefler için basamak olur.”
Zor olan güçlü vurmak değil, güçlü duruşa dayanabilmektir.
Bir şeyi iyi anlamanın ve iyi anlatmanın en etkili yolu yapmaktır.
Yaşamda gerçek başarı, kendi koyduğumuz hedeflere ulaşmaktır.
“Yeteri kadar gayret ederseniz, gerçekçi tüm hedeflerinize ulaşabilirsiniz. “
‘Yaşamda gerçek başarının sadece bir tek kuralı vardır; o da çok çalışmaktır.’
“Her zaman aynı şeyleri seçersek her zaman ulaştığımız sonuçlara ulaşırız.”
“Ne yapabileceğini bilmek, gücünü bilmektir, ne yapamayacağını bilmekse haddini…”
“İdealleri ve hedefleri olan insanlar, kendilerini bekleyen zorluklara da hazır olmalıdır…”
Bugün sonuç olanın, yarın bir başka sonuç için sebebe dönüşeceğinin farkında olmalıyız.
“Hiçbir gerçek başarı kolay elde edilmez; başarıyı arzulayan zorluklarına da hazır olmalıdır.”
“Öğrendiklerinizi paylaşın. Yapmak yaşamak bir değerse, paylaşmak da sürecin tamamlayıcısıdır.”
“Gerektiğinde geri çekilmesini bilin. Geri çekilmek daha iyi şartlarda ilerleyebilmemizin ilk adımıdır.”
“Değişime önce kendimizden başlamalıyız, dünyayı değiştirmek için önce kendimizi değiştirebilmeliyiz.”
“Başarılı yaşam, kendi farkındalığına ulaşan ve varlığının potansiyelini bu farkındalıkla gerçekleştiren
yaşamdır.”
”En önemli seçim kendimiz olmayı seçmemizdir. Yaşamın bizden beklediği budur: Olabileceğimizin en iyisi olmak.”
”Hayatımızla ilgili seçimlerimizin sorumluluğu, seçtiğimiz hayatı yaşamaktır. Ve bu geri döndürülemez ve devredilemez bir sorumluluktur.”
”Kolaya kaçmadan insanın kendine yakışanı seçmesinin adı disiplindir. Yaşamdaki disiplinimizin en büyük kaynağı, kendimize duyduğumuz saygıdır…”
Biri için ölüm olan, bir başkası için hayattır. Ocakta yanan odunun ölümü ateşin doğmasıdır, buzulun ölümü suyun doğmasıdır.
İçimi yeni yerler, yeni kültürler, yeni insanlar, yeni dağlar görecek olmanın heyecanı kaplıyor. Yeniden yollarda olduğum için mutluyum.
Ölçemediğimiz hiçbir şeyi yönetemezsiniz. Buna kendi hayatımız da dâhildir. Hedefimizle aramızdaki mesafeyi azaltabilmek için değişim ve gelişimimizi düzenli olarak takip edebilmeliyiz.
”Ölümün olduğu bir dünyada yaşam çok ama çok değerlidir. … Dağ beni istemezse saygıyla kabul ederim ve sağ salim gitmeme izin verdiği için ona teşekkür ederim.”
”İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli fark, kendi tercihlerini yapabileceği ve kendi yolunu çizebileceği özgür bir iradeye sahip olarak yaratılmış olmasıdır. Bu nedenle insanlar yaptıkları ve bazen de yapmadıkları şeylerden sorumludurlar.”
“Hiçbirimiz hepimiz kadar akıllı değiliz.” Japon atasözü Bu saptamayı dilediğiniz kadar uzatabilirsiniz; hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü değiliz, hızlı değiliz, verimli değiliz, dayanıklı değiliz vb. Bütünleşik akıl bireysel akıldan daha üstündür.
Bu dünyada hiçbir devlet, hiçbir kurum, hiçbir kişi sınırsız kaynaklara sahip değildir. Dolayısıyla her yapı eldeki seçeneklerden kendisi için en uygun olanını seçip ona odaklanmak ve onunla ilgili gerekli riskleri göze almak zorundadır.
“ Hobilere sahip olun. Hobilerinizde sizin karakteriniz gizlidir. Hobiler tercihlerinizi ve zevklerinizi gösterir, bu yüzden kişiliğimizin bir tür aynasıdır. Hobiler yaratıcılığımızı da geliştirir. Hobileri olan insanların öz disiplini ve odaklanma yeteneği, yaptıkları işte de daha başarılı olmalarını sağlar. “
“Herkes Everest’e tırmanamayabilir, ama herkesin tırmanabileceği bir Everest’i vardır. Asıl olan birimizin diğerinden daha iyi olması değil, her birimizin kendi içimizde taşıdığımız potansiyeli, kendimiz için en iyi ve en doğru olanı bulmasıdır. Kendi potansiyelinin doruğuna ulaşan insan, zaten yaşam içinde diğerlerinin arasındaki doğru yerini de bulmuş olur.
”Disiplinli bir yaşam, önce özsaygıyı ve özgüveni, sonra da her durumda doğruları ve haklılığı savunabilme cesaretini getirir. Cesaret, hayatın dinamikleriyle kumara oturmak değil, kendi güçlü taraflarımızla, hayatın içinde hak ettiğimiz yeri elde etmek için harekete geçmektir. Cesaret, korkunun olmaması değil, korkunun kontrol edilmesidir…. Yaşamdaki cesaretimizin ölçüsü yaptığımız seçimlerde görülür. Sonuçları belirleyen de aslında bu seçimlerdir.”
” Sahip olduğumuz bu genç ve çalışabilir nüfus, hayalimizdeki büyük, aydınlık ve güçlü Türkiye özlemi
doğrultusunda büyük bir fırsat olduğu gibi, çağdaş ölçülerde, rekabet gücü yüksek, kaliteli ve yaygın eğitim politikalarıyla destekleyemezsek, bir diğer deyişle eğitim sistemimizi bu ihtiyaçlarımıza göre
yeniden ve süratle tasarlayamazsak, bu fırsat rahatlıkla bir tehdide dönüşebilir ve doğal olarak sunduğu fırsatlar ölçüsünde, geleceğimiz için büyük bir tehlike olabilir. ” VATAN LAFLA DEĞİL EYLEMLE SEVİLİR, S.519
” Yaşamak, doğup büyümekten, soyumuzun devamı için çoğalmaktan ve yaşlanıp ölmekten daha yüksek anlamlar taşımalıdır. Sartre’in ‘ kazayla doğmuş, yanlışlıkla yaşayan ve bilgisizlik içinde ölen insan’ ından daha fazlasını yapmanın anahtarı aslında kendi ellerimizde bulunuyor. Yeter ki o anahtarı kullanacak cesareti gösterelim ve seçimlerimizi, biz öylesini istediğimiz, öylesini tercih ettiğimiz için yaparak bu yaşamda kendimizi, kendi varlığımızı düşüncelerimizle, başarılarımızla, yaptıklarımızla ifade edelim ve arkamızda kendi izimizi bırakalım. “
“İnsan kendine yakışanı, kendisine uygun olanı aramalıdır. Hayatın içinde kendi yerimizi aramak demek, hayata, sonucu değiştirebilecek aktif bir oyuncu olarak katılmak ve bir yaşam boyu bunun için mücadele etmek demektir. Hayatın içindeki sorumlulukların farkında olan insan, hayatın içinde kendi yerini de bulabilecek ve varlığına sonucu değiştirebilecek bir anlam katabilecektir. İnsan hedeflerinin ve ideallerinin büyüklüğü ölçüsünde büyük olur. Hayatın içinde bir yer değil, hayatın içinde kendi yerinizi istemelisiniz. Kendinizi nereye layık görüyorsanız orayı aramalısınız.”
” Bu dünyada sizden sadece bir tane var. Bu nedenle de değerlisiniz. Ancak hayatın her alanında kendi ‘Everest’lerinize ulaşarak yaşamdaki gerçek değerinizi bulup ortaya çıkarmak ve kendinizi gerçekleştirmek, büyük oranda sizin tercihlerinize ve gayretinize kalmış bir şeydir. Bu yoldaki birinci ve en önemli tercih kendiniz olmayı seçmektir. Unutmayın ki siz hiç kimsenin hayatının yardımcı oyuncusu veya figüranı değilsiniz. Siz bu dünyaya kendiniz için, kendi sınavınız için geldiniz ve bu yaşamda asıl odaklanılması gereken de budur.”
Pythagoras; bilgeliği, eksiksiz hakikati ancak Tanrılara yaraşır bulmuş, insanlara ise bilgeliği sevmek yaraşır demiş. Eski Yunan felsefesinin temelinde bilgiye, bilginin kendisi için ulaşmayı istemek bulunur, nitekim “Philosophia”nın kelime anlamı da bilgiyi, bilgeliği sevmektir. İşte, yaşamımda ne olursa olsun hiç değişmeyecek olan şey; sonsuz bir öğrenme arzusu, varlığımın her zerresi yakıcı bir öğrenme tutkusu ile yanıp tutuşuyor. İşin garip tarafı öğrendiğim şeyin ne olduğu çok da önemli değil, yeter ki yeni bir şey olsun, öyle ki bir günüm bile yeni bir şeyle tanışmadan geçerse kendimi kötü, ve o günü harcanmış hissediyorum.