Yazımız 1 Temmuz 2024 tarihinde güncellenmiştir.
Nazım Hikmet Ran Sözleri
Cebimde yoktu, yüreğimden verdim.
Yürekli bir kadının başı, yüreksiz bir erkeğin omzuna ağır gelir…
Arkadaşlık ağaca benzer, kurudu mu bir daha yeşermez.
Önemli olan zamana bırakmak değil, zamanla bırakmamaktır.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine…
İnsanların kanatları yok, insanların kanatları yüreklerinde.
Umuda bin kurşun sıksa da ölüm, unutma! Umuda kurşun işlemez gülüm.
Kelebek misalidir aşk; anlamayana ömrü günlük, anlayana bir ömürlük!
Ve benim birden bire yüzünü değil, gözünü değil, sesini göresim geldi.
İki şey var ancak ölümle unutulur, anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü.
Yalnızlık insanlara çok şey öğretmiştir.Ama sen gitme, ben cahil kalayım.
Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.
Ne ben sana kızarım, ne de zatın zahmet edip bana küssün. Artık seninle biz, düşman bile değiliz.
Kim bilir. Masalınızın kahramanı, başka bir hikâyenin figüranı olmaya gitmiştir belki de.
Dörtnala gelip uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim.
Bazen önemli olmamalı gidecek olan ya da gelmeyen. Çünkü bazen, başlaman gerekir her şeye yeniden
Matematik, sibernetik, fizik, müzik, tüm bunlar, eninde sonunda, sadece, insanlar şiir okumayı öğrensinler ve anlasınlar diye gereklidir.
Güneş bir gün herkese eşit doğacak,
Ama o günü göremesek de,
Bir umuttur yaşamak.
Topraktan öğrenip kitapsız bilendir. Hoca Nasreddin gibi ağlayan, Bayburtlu Zihni gibi gülendir. Ferhat’tır. Kerem’dir. Ve Keloğlan’dır.
Büyük insanlığın toprağında gölge yok, sokağında fener, penceresinde cam, ama umudu var büyük insanlığın, umutsuz yaşanmıyor.
”Okuman lazım evlat.
Evirip çevirmeyi, göze girmeyi, falan filan
bırakıp
okuman….
Bir düşün oğlum,
bir düşün.”
Yaşamak şakaya gelmez
Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
Bir sincap gibi mesela..
Yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden
En güzel deniz: Henüz gidilmemiş olanıdır. En güzel çocuk: Henüz büyümedi. En güzel günlerimiz: Henüz yaşamadıklarımız. Ve sana söylemek istediğim en güzel söz, henüz söylememiş olduğum sözdür…
Ve kadınlar
bizim kadınlarımız:
korkunç ve mübarek elleri
ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle
anamız, avradımız, yarimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen
ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız
ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki
ve kara sabana koşulan ve ağıllarda
ışıltısında yere saplı bıçakların
oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan
kadınlar,
bizim kadınlarımız