Yazımız 4 Kasım 2024 tarihinde güncellenmiştir.
Niğde ile İlgili Sözler…
Cennet ülkemizin güzel şehirlerinden olan 51 plaka kodlu elması ve patatesi meşhur Niğde ilimiz ile ilgili sözlerden bir derleme hazırladık. Yazımızda Niğde sözleri, Niğde ile ilgili sözler, Niğde bölgesi atasözleri-deyimleri ile Niğde ili şivesi örnekleri bulunmaktadır.
Niğde ile İlgili Sözler
Geçti Bor’un pazarı sür eşeğini Niğde’ye
Niğdeli olmak Temmuz ayında bile balkonda üşümek demektir.
Hep karamsar, hep ümitliyim. Bor’un pazarının geçtiğini kabul etmiyorum; dolayısıyla eşeğimi Niğde’ye sürme düşüncesinde de değilim. İsmet Özel
Büyük Kapadokya’nın sınırlarını çizen şehirler Malatya, Tufanbeyli, Niğde, Aksaray, Koçhisar, Ereğli, Bafra, Samsun, Merzifon ve Niksar olarak gösteriliyor (Erdoğdu, 1996: 37-38)
Kapadokya, Gürsel Korat
Önce Ankara’ya gidersiniz, oradan hareket edersiniz. Çorum-Boğazköy, Alacahöyük’ü gezersiniz; ardından da Kapadokya’ya geçersiniz. Bu hattı bitirince güneye inersiniz; Niğde, Adana, Antakya…
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?, İlber Ortayl
‘Semirmek’ anlamına Niğde dolaylarında kullanılan ‘boynu hırsız kedi boynuna dönmek’ , yine aynı çevrenin sözü olan ‘avcı zaharı gibi boşa yelmek’ gösterilebilir.
Türkçenin Zenginlikleri İncelikleri, Doğan Aksan
İğde bu.
Doğrudan Anadolu demek.
Yozgat, Sivas, Niğde demek.
Anlaşılan o da bizim gibi gurbete çıkmış…
Mustafa Kutlu
Rüzgarlı Pazar, Mustafa Kutlu
Niğde ile İlgili Sözler
Türkiye’de gezmeyi ihmal ettiğimiz, gözden kaçan çok yapı var: Niğde Aksaray Vilayeti binası, Ankara ve İzmir’in hükümet konakları, Eskişehir’in mutasarrıflık binası böyledir. 19’uncu asırdan, bilhassa II. Abdülhamid devrinden kalan devlet binalarının tümünü görmenizi öneririm.
Bir Ömür Nasıl Yaşanır?, İlber Ortaylı
Buharla mantı vb. hamur işlerini pişirmeye “süzek” yahut “potuk” adı verilir. Buharda pişen mantıya çoğu yerlerde potuk mantısı denilmektedir. Bu metot Kayseri ve Niğde çevresinde günümüzde de kullanılmaktadır.
Kitâb-ı Me’kûlât, Anonim
İlk sevgiye benzeyen ilk acı ilk ayrılık!
Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,
Gök sarı,toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı…
Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları,
Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,
Sağ taraftan çıngarak sesleri geliyordu…
Faruk Nafiz Çamlıbel
Selçuklular devrinde her şehir bir unvana sahipti. Konya dâr ül-mülk, Kayseri dâr ül-feth, Ankara dâr ül-hısn olarak anılmaktaydı. Niğde’nin unvanı ise dâr ül-pehlivâniye idi.
Selçuklular Devrinde Niğde Şehri, Ahmet Akşit
Konya ve Sivas’ta, Niğde ve Kayseri’de, Aksaray’da görüp taş işçiliğine hayran olduğumuz o büyük kapılı binalar, sırlı tuğladan alaca kanatlı bir kuş gibi sabah ışıklarında uçan minareler Ankara’da yoktur.
Beş Şehir, Ahmet Hamdi Tanpınar
İsmet Paşa, Lozan’da kaybetmediği Kutsal Emanetleri II. Dünya Savaşı tehlikesinden de koruyacaktı.İstanbul’un işgali ihtimaline karşı Kutsal Emanetleri,1942’de Topkapı Sarayı’ndan alıp Niğde’ye götürüp orada Akmedrese’de,Sarıhan’da ve bazı camilerde saklayacaktı.
Atatürk Etkisi, Sinan Meydan
Bileklerimizi morartmış yeni Alman kelepçeleri,
Otobüsün kaloriferleri bozuldu Kaman’dan sonra,
Sekiz saat oluyor karbonatlı bir çay bile içemedik,
Başımızda perensip sahibi bir başçavuş,
Niğde üzerinden Adana Cezaevine gidiyoruz…
Bi sen eksiktin ayışığı
Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya!
Bir Siyasinin Şiirleri, Can Yücel
Niğde ile İlgili Sözler
Selçuklunun meşhur şehirleri
“Daru’l-Mülk/saltanat yurdu” Konya
“Daru’l-Feth/fetih hazırlıkları yurdu” Kayseri
“Daru’l-Eman/emin yer” Alaiye (Alanya)
“Daru’l-Rif’a/üstünlük ve asalet beldesi” Malatya
“Daru’l-Cihad/askeri üs” Aksaray
“Daru’l-A’la/yüce belde” Sivas
“Daru’l-Pehlivaniye/pehlivanlar şehri” Niğde
“Daru’n-Nasr/yardıma mazhar şehir” Erzincan
“Daru’l-Hısn/müstahkem belde” Ankara
“Daru’l-İzz/izzet ve şeref şehri” Amasya
“Daru’n-Nusret/yardım şehri”Tokat
“Daru’l-Celal/ululuk beldesi”Bayburt
Yedikıta – Sayı 149, Kolektif
Kılıçaslan’ın şehid olması ve Anadolu’nun hükümdarsız kalması yüzünden Türkler çok sarsılmış bulunuyordu Kayseri Emiri olan Hasan Bey harekete geçmiş;mevzii bazı muvaffakiyetler kazanmakla beraber buhran devam etmiştir. Onun haçlılarla yapılan savaşlarda gösterdiği kahramanlık ve şehadeti asırlarca Türklerin kalbinde yaşamış; Niğde yakınında adını taşıyan Hasan Dağı’nda bulunan mezarı Selçuklu devrinde büyük bir ziyaretgâh olmuştu
Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi, Osman Turan
Atatürk, Milli Mücadele’nin daha başlarında bir sağlık cephesi oluşturdu.
TBMM’nin açılmasından sadece 10 gün sonra, 2 Mayıs 1920’de çıkarılan 3 numaralı kanunla tarihimizdeki ilk sağlık bakanlığı, “Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı” kuruldu. Böylece düzenli ordu kurulmadan önce sağlık bakanlığı kurulmuş oldu.
Milli Mücadele yıllarında Urla ve Sinop’ta kuduz tedavi merkezi ve karantina merkezi, İstanbul, Sivas ve Diyarbakır’da aşıhane ve bakteriyoloji laboratuarları, Eskişehir ve Niğde’de tıbbi malzeme merkezleri açıldı.
Salgın hastalıkların zararlarını halka gösterebilmek için “Sağlık Müzeleri” kuruldu.
Pusula, Sinan Meydan
Niğde’nin meşhur lezzeti Niğde Tava
“Okul insana hayatı öğretmez. Bir başkasına gidip hadi bana hayatı öğret de diyemezsin. Öğrenmek için merak etmek gerekir. Benim arkeoloji sevdam da tamamen meraktan yani. Binlerce yıldır yeryüzünden türlü türlü insan gelip geçmiş. Onların yaşamları, kültürleri, aşkları. Çok tuhaf değil mi? Uygarlığın beşiğini düşün mesela?”
“Sivas’ı mı?”
“Mezopotamya.”
“He biliyorum orayı ya, şey değil mi o, Niğde’nin başkenti?”
“Yuh, başkenti mi?”
(Burak Aksak/Leyla ile Mecnun Dizisinden)
“Bölge Ağızlarında Atasözleri ve Deyimler, Kolektif” kitabında geçen Niğde ili atasözleri ve deyimleri
Yiğidin sermayesi sağlık.
Yel gibi gelen sel gibi gider.
Yarınki çoktan bugünkü az iyi.
Ahırda yatar, düşünde padişah görür.
İt bok yemeye tövbe eder mi?
Hesabı pak olanın yüzü ak olur.
İpliğin iyisi pazarda, insanın iyisi mezarda.
Her kadının bir yoğurt çalması var.
Her kadının bir yaprak sarışı var.
Gönlü geçenin ömrü geçer.
Elin ayranı yürek soğutmaz.
Dünyayı arsızla ırsız yenmiş.
Ele desen dört olur, içine atsan dert olur.
Terzinin dikişi kötü, yüzünün ağı ütü.
Tavşanı tazı tutar, çalımı avcı satar.
Küstüğün dağın odununu yakma.
Kız evi umut evi, oğlan evi unut evi.
Kel oğlan ekin eker, yemeden başa kakar.
Kaygısız yerde ot biter, kaygısız insanda et biter.
Karınca kanatlanınca kendini serçe oldum sanır.
Dokuz kadın birikse zahmeti doğuran çeker.
Çirkine “güzelsin” demişler, bir kat daha kırıtmış.
Camızı kadı etmişler, samanlığı kendine ayırmış.
Cahile “vur” dersin de “dur” diyemezsin.
Bülbülün gözü gülde, tavuğun gözü külde.
Bir ötürekli dana bir sürüyü bok eder.
At ver dost ol, kız ver düşman ol.
Her kadının yoğurduğu yapılmaz, her kadının doğurduğu öpülmez.
Ekmeğin arısını, kömürün irisini, odunun kurusunu Marta sakla.
Aklın Osman’la, fikrin Osman’la; ineğin bir dana doğursa gütsen Osman’la.
Kızım evi, kışlam evi, güveyim kıya bakmasa; oğlum evi yaylam evi, kıl yılanı sokmasa.
Kaynana: “bahar güneşine gelinim, güz güneşine kızım otursun” dermiş.
Boyuna düşmeyen kaftan eskir sürünü sürünü, yerine düşmeyen gelin ağlar yerini yerini.
Yunus Emre’ye ait olduğu düşünülen 10 mezardan biri Niğde ilimizde
Niğde-Ortaköy’de Ziyarettepe adıyla anılan türbede.
Niğde ile İlgili Sözler
Niğde Şivesi
Abaru: | Hayret telaş ifadesi |
Ağzını Sanırtmak: | Boş boş bakınmak |
Arap dudağı: | Tandır yanına çıra koymak için yapılan küçük çıkıntı |
Aşşığı kurşunlamak: | Turnayı gözünden vurmak: |
Ayran geven: | Mıymıntı |
Bahale: | Bak hele |
Bandıkmak: | Çok Sıcaklamak |
Baruu: | Korku ifade eden bir ünlem |
Bazar ekmeği: | Somun ekmeği |
Bıkrık: | Belin kalça kemiği tarafı |
Bişekil: | Şekilsiz, çirkin görünme |
Bunek: | Danayı bağlamaya yarayan ip |
Bunelek: | Yazın hayvanlara musallat olan bir sinek |
Caddıra: | Başına buyruk inatçı ve kavgacı ( kadın ve kızlar için kullanılır) |
Cavurdamak: | Gürültü yapmak |
Celfin: | Genç tavuk |
Cıbra: | Üzüm posası |
Cımgı: | Kıvılcım |
Cırnak: | Tırnak |
Çaşarat: | Yosma |
Çolpa: | Beceriksiz |
Dandininde oynatmak: | Her istediğini yaptırmak |
Derdinden tere yatmak: | Üzüntüden hasta olmak |
Devramber: | Ayçiçeği, günebakan |
Dıkılmak: | İçeriye girmek “çocuklar içeri dıkılın” |
Dırdıbık: | Sebepsiz yere kavga çıkarmak |
Domuşmak: | Ayakta durmak, somurtmak, yüzü asık olmak |
Dölek durmak: | Yaramazlık yapmamak |
Duşku: | Akılsız, düşüncesiz, sersem |
Efdiği daralmak: | İçi sıkılmak |
Ehnezimiş: | Uzun süre kullanmaktan erimiş |
Enek: | Sermaye |
Epitmek: | Yellenmek |
Eşgane: | Kiler |
Fıcıtmak: | Fırlatmak “daşı bir fıcıttım kafası yarıldı” |
Fiskin: | Ağaç sürgünü |
Fotuk: | Yeşil renkli burun akıntısı |
Gamga: | Kabuk |
Gabala: | Rastgele, toptan, miktarı belli olmayan |
Gabış: | Hayvan (tüysüz hayvan), kel |
Ganara: | Doymayı bilmez adam |
Garsamba: | Gereksiz nesneler, öteberi |
Geberyat: | Yatmadan önce yenilen yemek |
Gıcılamak: | Öfkeli ve telaşlı yürümek |
Gıyadalı: | Azıcık açık, kapı pencere için |
Gicişmek: | Kaşınmak |
Gocaoğmak: | Peynirli, soğanlı ekmek parçası yemeği |
Gopmak: | Koşmak |
Göde: | Şişman |
Götün götün gitmek: | Geriye gitmek, geri geri gitmek |
Gunnamak: | Doğurmak |
Günülemek: | Kıskanmak |
Hangırdamak: | Alay ederek yüksek sesle gülmek |
Hardalaşmak: | Oyun amacıyla güreş tutmak, yıkışmak, şakalaşmak |
Helki:
|
Kova |
Hereni: | Büyük, yayvan kazan |
Hincik: | Şimdi, şu anda |
Hiyeri: | Be adam! |
Hoşaf soğutmak: | Yarenlik etmek, dostça bir arada olmak. |
Hoşkiş geçmek: | Yaranmak için çabalamak, yağ çekmek |
Istar: tezgahı | Halı |
Irasına gelmek: | Rastlaşmak |
İlaşı: | Ayıp bir şey |
Kanıyaklı: | Kadıncağız, kızcağız (mahsun veya masumluk ifadesi olarak) |
Galan, taman: | Cümlelerin sonuna gelir, nereye koyarsan koy her yere uyar |
Kerme:
|
Katmanlaşmış, parçalara bölünmüş hayvan dışkısı |
Kesirinden gelmek: | Sırf inat olsun diye yapılan şey |
Keşşik: | Ev hanımlarının mevsimlik işlerdeki (ekmek, pekmez vs) imecesi |
Kıranta: | Saçları ağarmaya başlamış, oturaklı, iyi giyimli adam |
Kırışmak: | Cilve yapmak |
Köfter: | Üzüm suyu ve nişasta ile yapılan yöresel tatlı |
Köreken: | Damat, güvey |
Guşane: | Büyük tencere |
Küncü: | Susam |
Maane: | Kusur bulmak. |
Marzıman: | İri yarı adam, adamın dibi |
Mertlemek: | Hoplamak, zıplamak |
Mısmıl: | Murdar olmak |
Mısmıl oturmak: | Yaramazlık yapmadan oturmak |
Mızıklanmak: | İşi ağırdan alan mızmız |
Mirav: | Bahçe sulayan kimse |
Nahal geldin: | Ne zaman geldin |
Neşeel: | Nasıl |
Nörüün: | Hal hatır sorma ünlemi, ne yapıyorsun manasında |
Nöörüpbatın: | Nasılsın neler yapıyorsun |
Zamanın behrinde: | Vakti zamanında, geçmiş zamanda |
Ödü sıtmak: | Çok korkmak |
Ötürek: | İshal, amel |
Papara: | Soğanlı, domatesli yemek |
Pelezimek: | Heyecanlı bir şekilde koşmak |
Pırasıt: | Bağ ve bahçelerde sebze meyve için sınırları belirlenmiş bölümler |
Peşkir: | Havlu |
Pindir: | Peynir |
Pörüşmek: | Solmak |
Pürçüklü: | Havuç |
Samarık; | Kandırılmaya elverişli, tembel |
Saptan gelmiş golük gibi serilmiş: | Yorgun düşmek |
Savat: | Çene bölgesi |
Savuşturmak: | Uğurlamak |
Sındı: | Makas |
Sıracalı: | Hastalıklı |
Sızgıt: | Kuyruk yağı ile kızartılıp küpe basılan kışlık kuşbaşı et |
Siftinmek: | İşi yapmamak için oyalanmamak |
Sinmek: | Saklanmak |
Sorutmak: | Sessiz keyifsiz bir halde durmak |
Sünepe: | Halsiz cılız |
Teleme: | Az pişmiş yumurta |
Uğra: | Ekmek açılırken onun yapışmaması sağlayan kepek |
Ümüğü ötmek: | Yokluktan ve açlıktan perişan olmak |
Yanaz: | İnatçı |
Yekinmek | Bütün gücüyle kaldırmaya çalışmak |
Zıbarmak: | Mecburen uyumak |
Zıymak | Ayağı kayıp düşmek, kaymak |
Niğde ile İlgili Sözler