Notre-Dame’ın Kamburu Romanı Sözleri

PAYLAŞ
Notre-Dame’ın Kamburu Romanı Sözleri
  • 2369
  • +
  • -

Yazımız 22 Nisan 2024 tarihinde güncellenmiştir.

Notre-Dame’ın Kamburu Romanı Sözleri. Victor Hugo’nun dünyaca ünlü romanı olan Notre Dame’ ın Kamburu eserinden yaptığımız alıntılardan bir demet hazırladık.

Hayatı, çanlar ve Notre-Dame Kilisesi’nden ibaret olan Quasimodo, güzeller güzeli çingene kızı Esmeralda’ya, ilk görüşte büyük bir aşkla vurulur.

Bir kilise papazı tarafından kilise kapısında bulunup büyütülen sırtı kambur şeklinde olan Quasimodo etrafında gelişen olayları izleriz romanda.

Yazımızın ortasında Notre Dame kilisesi ve bu ünlü romanla ilgili kısa bir tanıtım videosu da bulabilirsiniz.

Bilgilendirme: Bu ünlü romanın bahsettiği Notre Dame kilisesi 15 Nisan 2019 (Bugün) çıkan yangınla büyük hasar gördü.

 

 Türklerin dediği gibi: Tanrı’dan ümit kesilmez.

 

Yüzüme bakma güzel kız, Yüreğime bak benim.

 

Sevmek sahip olmak mıdır yoksa fedakârlık mı?

 

Büyük yapılar, büyük dağlar gibi, yüzyılların eseridir.

 

Merhamet yüce bir ruhun içini aydınlatacak tek ışıktır.

 

Hayat böyledir işte. İnsana hep en iyi dostları çelme takar

 

Gün ışığı herkesin malıdır. Ne diye bana yalnız geceyi veriyorlar?

 

Arslan kuyruğu olmak yerine sinek başı olmayı tercih ederim.

 

Bir sağırla konuşan bir sağırın sözlerine ara vermesine gerek yoktur.

 

İnsanı çıldırtmak, kolunu kanadını kırmak için tek bir sefil düşünce yetiyormuş!

 

Tanrı aşkına! Sen sahiden hayatımda gördüğüm en güzel çirkinsin

 

“Acının aşırısı da, sevincin aşırısı gibi, yaman ama kısa süren bir şeydir.”

 

Kadınların içgüdüleri erkeklerin zekasından daha çabuk harekete geçip tepki verir.

 

İnsan gece rüyasında kendisini yüksekten düşüyor görünce elinde olmaksızın karnında bir kasılma duyar.

 

Kadınların saygı gördükleri yerlerde Tanrı hoşnuttur, onların aşağılandığı yerde ise dua etmek yararsızdır….

 

Sünger bir kez emeceğini emdi mi, üstünden deniz geçse oraya fazladan bir damla su bile sokamaz.

 

Ateşi pek severim de. Ama ben ateşi, bizi ısıtır, yemeklerimizi pişirir diye değil de, kıvılcımları var diye severim.

 

“İnsan bakmayı bilince bir kapı tokmağında bile bir asrın ruhunu ve bir kralın yüzünü görüp tanıyabiliyor.

 

Bana kalırsa tek gözlü bir adam bir körden daha bahtsızdır. Çünkü kendisinde eksik olanın ne olduğunu bilir.

 

İnsanın aç karnına yatması başlı başına bir dertti. Fakat bir insanın hem aç, hem geceyi nerede geçireceğini bilmemesi daha büyük bir dertti.

 

İnsanın sevgiye muhtaç olduğunu fark etti. Şefkatsiz ve sevgisiz bir hayatın kuru ve yağsız bir dişli çark olduğunu, düzgün işlemeyeceğini anladı.

 

Çünkü çocuğunu kaybeden bir anne için yaşanan her yeni gün ilk gün gibidir. Bu acı hiç yaşlanmaz. Yas giysileri yıpranıp ağarsa da, yürek hep karanlıkta kalır.

 

O zamana kadar sadece bilimle gelişen zekâsına, edebiyatla beslenen hayallerine önem veren zavallı öğrenci yüreğinin yerini hissedecek zamanı bulamamıştı.

 

Günler birbirini izledi. Esmeralda’nın ruhu yavaş yavaş huzur buluyordu. Acının aşırısı, tıpkı sevincin aşırısı gibi kısa süren şiddetli bir duygudur. İnsan yüreği bu uçlardan birinde uzun süre kalamaz.

 

Her şeyden şüphe duyup gördükleriyle hissettikleri arasında gidip gelirken kendi kendine yanıtını bulamadığı şu soruyu sorup duruyordu: “Bu bensem, olup bitenler gerçek mi? Bunlar gerçekse, bu ben miyim?”

 

Şiddet ruhları ürkütmekten başka bir işe yaramaz; poyrazın sert esintilerinin gücü yoldan geçenlerin paltolarını çıkarmaya yetmez, oysa ışınlarını yavaş yavaş gönderen güneş onları bir gömlekle bırakacak ölçüde ısıtır.

 

— Gringoire, demek savaş zırhları içindeki o yakışıklı çocuklara hiç özenmediniz, öyle mi?

— Neylerine özeneceğim monsenyör, güçlerine mi, zırhlarına mı, disiplinlerine mi? Yırtık pırtık giysiler içinde felsefeyi ve özgürlüğü yeğlerim. Aslan kuyruğu olmak yerine sinek başı olmayı tercih ederim.

 

Yüzüme bakma güzel kız, Yüreğime bak benim. Yakışıklı gençler, çok zaman taş yürekli olur, Öyle yürekler var ki sevmek, sevilmek nedir, bilmez. Güzel kız, çam ağacı, Kavak gibi güzel değildir; Ama kışın yaprağı dökülmez. Ah! Neye yarar bunu söylemek? Çirkin olan yaşamasın, daha iyi. Güzel, güzelden hoşlanır, Bahar, kışı hiç sevmez. Güzellik, yaman şeydir, Her şeye kadirdir, o. Güzelliğin yarımı, eksiği makbul değildir. Karga, yalnız gündüz uçar, Baykuş da gece dolaşır; Kuğu ise hem gece hem gündüz uçar.

 

Quasimodo’nun acı hayatına uyan bir şarkıyla bitirelim.


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir