Orhan Veli Kanık Sözleri

PAYLAŞ
Orhan Veli Kanık Sözleri
  • 4746
  • +
  • -

Yazımız 30 Nisan 2024 tarihinde güncellenmiştir.

Orhan Veli Kanık Sözleri… 13 Nisan 1914 de doğan ve 36 yıllık ömrünü 14 Kasım 1950 yılında tamamlayan Orhan Veli Kanık, daha çok Orhan Veli olarak bilinir.

 Melih Cevdet ve Oktay Rıfat ile birlikte yenilikçi Garip akımının kurucusu olan Türk şair. Kanık, Türk şiirindeki eski yapıyı temelinden değiştirmeyi amaçlayarak sokaktaki adamın söyleyişini şiir diline taşıdı

Şairimizin doğum gününde sözleri ve şiirlerinden bir demet hazırladık…

Orhan Veli Kanık Sözleri

Her yeni cereyan şiire yeni bir hudut getirdi.

 

Şiir, bütün özelliği edasında olan bir söz sanatıdır.

 

Öyle bir zamanda gel ki vazgeçmek mümkün olmasın. 

 

Boş konuşan insan çana benzer, içi boş olduğu için çok ses çıkartır!

 

Şiiri şiir yapan, sadece edasındaki hususiyettir, o da mânaya aittir.

 

İmkansız şey şiir yazmak aşıksan eğer; ve yazmamak, aylardan nisansa.

 

Oysa kahve içmişliğimiz de vardı: ‘bu ne hatır gönül bilmezlik’ diyemedim.

Orhan Veli Kanık Sözleri

Uyuşmayız, yollarımız ayrı. Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi.

 

En delikanlı mevsimdir kış. Yüzüne yüzüne vurur yalnızlığını. 

 

Gün ışığında hissemize razıydık kendimize hüzünler icad ettik avunamadık.

 

Güzel kadınları severim, işçi kadınları da severim, güzel işçi kadınları daha çok severim. 

 

Ne kadar severim o insanları! o insanları ki, renkli, silik dünyasında çıkartmaların tavuklar, tavşanlar ve köpeklerle beraber yaşayan ins…

 

Siyah akar Zonguldak’ın deresi. Yüz karası değil, kömür karası. Böyle kazanılır ekmek parası… 

blank

Sokakta giderken, kendi kendime gülümsediğimin farkına vardığımda, beni deli zannedeceklerini düşünüp gülümsüyorum.

 

Her gün bu kadar güzel mi bu deniz? böyle mi görünür gökyüzü her zaman? her zaman güzel mi bu kadar, bu eşya, bu pencere? değil, vallah…

 

Bilmezler yalnız yaşamayanlar, Nasıl korku verir sessizlik insana; İnsan nasıl konuşur kendisiyle; Nasıl koşar aynalara, Bir cana hasret, Bilmezler.

 

Cep delik cepken delik

Yen delik kaftan delik

Don delik mintan delik

Kevgir misin be kardeşlik.

 

Baka kalırım giden geminin ardından; atamam kendimi denize, dünya güzel; serde erkeklik var, ağlayamam.

 

Bir dağ başı yalnızlığı yaşıyorum yeniden. Dağ başı yalnızlığı ölümden beter. Hiç kimse aramasa sormasa beni. Sen gelsen yeter.

 

Çocukken elektrikler kesildiğinde, odasında mum ışığının yansıttığı gölgelerle oynayan bir neslin hayal gücünü yok edemezsiniz.

 

İşim gücüm budur benim, Gökyüzünü boyarım her sabah, Hepiniz uykudayken. Uyanır bakarsınız ki mavi. 

 

Yüz kelimelik bir şiirde yüz tane güzellik arayan vardır. Halbuki bin kelimelik bir şiir bile bir tek güzellik için yazılır.

 

Garibim, Ne bir güzel var avutacak gönlümü bu şehirde, Ne de bir tanıdık çehre. Bir tren sesi duymaya göreyim, İki gözüm, iki çeşme. 

 

Çok hakkın var üstümde helal etmezsen, kul hakkı bu, şaka değil eğer helal etmezsen, dua etmeyi bir yana bırak, camiye gidip Allah’ın halısına bile basamam utancımdan.

 

Biliyorum, kolay değil yaşamak; Ama işte bir ölünün hala yatağı sıcak birinin saati işliyor kolunda yaşamak kolay değil ya kardeşler ölmek de kolay değil; Kolay değil bu dünyadan ayrılmak. 

 

İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı.

 

Duyduğum yoktu ne vakittir Güvercin sesi, kumru sesi, pencerede; İçime gene Yolculuk mu düştü, nedir? Nedir bu yosun kokusu, Martıların gürültüsü havalarda; Nedir? Yolculuk olmalı, yolculuk. 

 

İstanbula gelebilmek yahut gelememek vesilesiyle İstanbul muhabbetinden bahsediyorsun. İstanbul muhakkak ki güzel şehir. Ama benim için güzel şehir, çirkin şehir diye bir şey yok. Sadece senin bulunduğun şehir, senin bulunmadığın şehir diye bir şey var.

 

Asma suratını” deme be kadın , Ne değişir ? Yine , İstanbul’daki asma köprüler gibi , Asma gülücükler iliştiririm yüzüme ; Ve gözlerimin altından binlerce Marmara akıtırım Şu Orhan Velininde alacağı olsun Serde erkeklik varmış; ağlanmazmış.

 

 

Anlatamıyorum

“Ağlasam sesimi duyar mısınız,

Mısralarımda;

Dokunabilir misiniz,

Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,

Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu

Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var, biliyorum;

Her şeyi söylemek mümkün;

Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;

Anlatamıyorum.”


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir