Yazımız 4 Ağustos 2021 tarihinde güncellenmiştir.
Günümüzde aşkın simgesi olarak da gösterilen pırlanta, Dünyamızın kalbinde milyonlarca yıl basınca ve sıcaklığa maruz kalmış ve sıkıntılara katlanmanın sonucunda yerin altından kralların tacına süs olmayı başarmıştır. Bu yazımızda pırlanta/elmas hakkındaki sözlerden ve bilgilerden bir derleme hazırladık. Elmas hakkındaki bilgi yazımız sözlerin devamındadır.
Bir elması sadece başka bir elmas kesebilir.
Birçok kişinin değeri, yontulmamış elmaslar gibi içinde saklıdır. Juvenalis
Elmas yontulmadan, insan da yanılmadan mükemmelleşemez. J.Jenkins
“Benim ellerim kömür, senin avuçların elmas! Biliyorum bu sevdanın sonu çıkmaz.”
Rahmi Vidinlioğlu
Elmas gibi ol ki yandığın zaman ne yerde külün, ne gökte dumanın kalsın. A.Nihat Asya
Elmas nasıl yontulmadan kusursuz olamazsa, insan da acı çekmeden olgunlaşamaz. Konfüçyus
Herkesin imrendiği pırlanta gibi kıymet sahibi ol. Korkma, yerde kalmazsın.
Ali Fuad Başgil
“Destanlar yazabilirim. Ama anlarsan. Yoksa kelimeler bütün pırıltılarını kaybeder. Elmas kömürleşir…”
Cemil Meriç
Pırlantadan alınmayan vergi; kitaplardan alınıyordu çünkü pırlanta alandan değil, kitap okuyanlardan çok korkuluyordu.
Emile ZOLA
Çakıl da taştır, pırlanta da! Bir pırlanta taş, kumlar ve adi taşlar arasında bulunduğu halde yine pırlantadır.
Refet, Fatma Aliye Hanım
İnsanın ruhu, her biri kırılma açısına bağlı olarak çeşitli renklerin yansıdığı bir elmas gibi çok cephelidir.
David Harold Fink
Muhabbet gözü, kusuru görmez. Nefsine muhabbeti için o kusurlu ve liyakatsiz bir cam parçası gibi nefsini, bir pırlanta, bir elmas zanneder.
Bediüzzaman
İnsanlar ölür. Her şey ölür. Ama sadece iki şey ayakta kalır: aşk ve pırlanta. Sonsuza kadar parlarlar. Bir deniz feneri gibi. İnsanlara neyin değerli olduğunu anımsatırlar. İnsan âşık olunca, taş pırlanta olunca ölümsüzleşir.
Hakan Günday
Gevherin kadrini sarraf bilür
Yoksa cehl ehli kuru laf bilür
İtme cühhela sakın arz’ı hüner
Ne tuyar anı ne insaf bilür
(inci elmas gibi mücevherin kıymetini sarraf bilir. Yoksa cahiller sadece kuru laf bilir.
Cahillere hüner göstermeye kalkma; onu ne anlar ne de değerini bilir)
Lamii Çelebi
ELMAS / PIRLANTA HAKKINDA BİLGİ
Pırlanta kelimesinin İngilizce ’deki karşılığı ‘diamond’ın kökeni, Yunanca sert ve kırılamayan anlamındaki Adamas’tan geliyor. Karbon elementinin bir modifikasyonu olan pırlanta (elmas), ışığı yansıtabilme ve sertlik özellikleriyle her zaman görsel açıdan cazipti.
Elmas üç boyutlu kristal yapıda düzenli sıralanmış karbon atomlarından oluşan yapısı ile Mohs sertlik skalasında en yüksek değer olan 10 değerine sahip bir taştır. Öyle ki elmas kendisini çiziğe uğratmadan dünyadaki bütün malzemeleri çizebilecek ve hiçbir asit veya bazdan (alkaliden) zarar görmeyecek yapıdadır.
Bu özelliklerinden dolayı tarih boyunca pırlantaya, toplumların yapılarına, kültürlerine, dinlerine ve ekonomik durumlarına göre çeşitli anlamlar yüklendi ve gücün, refahın, sağlığın, aşkın, Tanrı’nın, bağlılığın sembolü oldu.
Örneğin mitolojide pırlanta ilahi bir özne olarak görülürken, onun sessiz bir titreşime sahip olduğuna, kötülüklerden, hastalıklardan koruduğuna, insanın beynini ve kalbini iyileştirdiğine inanılırdı. Bazıları da karı- kocaları barıştırdığını düşündüklerinden ona “Uzlaştırıcı taş” dediler. Atinalılar ‘Tanrı’nın gözyaşları’ olarak anlamlandırırken, Romalılar gökyüzünden düşen yıldız parçaları olarak gördüler.
Pırlanta, elmasın içinde var olan sonsuz ışıltı ile içindeki ateşi açığa çıkaran ve büyük bir ustalık gerektiren elmasın özel bir kesim biçimidir. Ayrıca değişmeyen beyaz ve duru görüntüsü ile saflığın, güzelliğin, sevginin, sonsuz aşkın ve bütün bunların yanında gurur, zenginlik ile gücünde simgesi haline gelen pırlanta, baştan çıkarıcı güzelliği ile kadınların vazgeçemediği ve almaktan en cok mutlu oldukları hediyedir.
Elmasın 57 fasetli özel kesilmiş haline pırlanta denir. Faset, değerli taşlar da ışığı yansıtan açılı yüzeylere verilen isimdir.
Avusturya Arşidükü Maximilian’ın, 1477 baharında Burgonya Düşesi Mary’ye pırlantalı bir nişan yüzüğü hediye etmesiyle, bugün milyonlarca kişinin tercih ettiği gibi pırlantalı yüzükle evlenme teklif etme geleneği başladı. Bu döneme kadar bütün imparatorlukların, aristokrasinin vazgeçilmez simgesi olan pırlantanın, sol elin dördüncü parmağına yüzük olarak takılma geleneği ise Eski Mısırlıların ‘vena amoris’in (aşk damarı) bu parmaktan, doğrudan kalbe ulaştığına dair inançlarından geliyor.