Yazımız 25 Ekim 2024 tarihinde güncellenmiştir.
Şekerpare ile İlgili Sözler…
Osmanlı mutfağının şerbetli ve hamurlu tatlılarından olan şekerpare hepimizin severek yediği bir tatlıdır. Çeşitli yapım teknikleri olan Şekerpare’nin, değişmeyen tek özelliği şerbetli olmasıdır; bu nedenle bazı yörelerde adı “Şerbetli kurabiye” olarak da geçer. Ayrıca şekerpare bir pastırma türünün de adıdır. But kısmından çıkan yumuşak, hafif pembe renginde, sinirsiz bir pastırma çeşididir. Şekerpare sözcüğünü Malaryamızın kendine has aroması ve tadı ile en kaliteli kayısılarına da şekerpare kayısı denir.
Bu yazımızda içinde şekerpare geçen alıntılardan bir derleme hazırladık
Yazımızın ortasında güzel bir şekerpare tarifimiz var.
Şekerpare ile İlgili Sözler
Malatya’da, Elazığ’da bahçelerimiz
Şekerpare kayısı, kiraz, dut, ceviz…
Haram lokma girmeyen mübarek evlerimiz,
Rızkımız da ırkımız gibi tertemiz.
Harman / Yavuz Bülent Bakiler
Yoldan geçen bir dost nasılsın diye sordu…
Deli, divane.
Uykusuz, avare.
Yorgun, biçare.
Gönlü, pare pare
Unsuz şekerpare, duygusuz pespaye…
Daha nasıl olayım yetmez mi?
Demir Ağaç / Turgut Ülgezer
kavgası ekmek kavgası
verin kadın gibi toprakları eline
beslesin dünyanın aç çocuklarını
götürün antalya’ya dörtyol’a
toroslar gibi yığsın portakalları
götürün aydın’a manisa’ya maraş’a
üzümleri incirleri harmanlasın dağ gibi
zeytinler ceviz ceviz
armutlar yarım kiloluk
zerdaliler şekerpare güneş kokulu
Acıyı Bal Eyledik /Hasan Hüseyin Korkmazgil
Malum bir önceki bölümde harika bir İskender yedik. Yakın zamanda İskender yiyen herkesin çok net hatırlayacağı gibi, canımız artık inanılmaz bir şekilde tatlı istemektedir. Birkaç dakika evvel büyük bir zevkle yediğiniz yemeği çoktan unutmuşsunuzdur artık. Şu an kafanızdaki paradoks “şerbetli tatlılar ile mi coşsam” yoksa “çikolatanın en karanlık köşelerinde mi kaybolsam” şeklindedir. Tercihiniz ister şekerpare olsun ister çikolatalı kek. Bu durum içinizde adeta “tatlı” diye bağıran bir çocuk olduğu gerçeğini asla değiştirmeyecektir. Peki, modern insan olarak şekere neden bu kadar düşkünüz.
Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum / Serkan Karaismailoğlu
Kendimizi Grönland’lı, Avusturalyalı hatta Amerikalı hissediyorduk. Kahvaltı, üstüne irmik helvası, tatlıdan içimiz kıyılır gibi olunca kıymalı su böreğiyle, şöyle tuzlucana, buz gibi ayran, tuz üstümüze üstümüze basınca şekerpare, içimiz bayılınca bol sarmısaklı imambayıldı, zeytinyağlıdan soğuyunca, şöyle sıcak sıcak, etli etli bamya çorbası, limonlu şırası da nasıl güzel süner, onun üstüne düğün pilavı, kişnişi, dolma fıstığı, karabiberi, tarçınıyla baharlı baharlı, onun üstüne bol pirinçli, bol şekerli, buz gibi, kâse kâse sütlaç, onun üstüne mantarlı-kıymalı-domatesli-biberli, sarmısaklı yoğurt soslu makarna, bu arada çaylar, kolalar, gazozlar, acılı şalgam suları…
Sandık Odası / Sezgin Kaymaz
Pastane Şekerparesi (tam kıvamında) TARİFİ
Tarihimizde ilk pastırma Oğuz Türkleri tarafından yapıldı. Savaşçı oldukları için ömürleri at üstünde geçen eski Türkler yola, savaşa giderlerken yanlarına tuzlanmış at ve sığır eti alırlardı. Durup dinlenmeye zaman ayıramadıklarından atın eyerine, bacaklarının arasına sıkıştırdıkları bu tuzlu et parçaları günlerce, haftalarca süren yolculuk sırasında basıla basıla pastırma (yani bastırma) olurdu. Karnı acıkan atlı, eyerindeki bu tuzlu etten bıçağıyla bir parça keser, yerdi. Pastırma, sonraları evlerde de yapılmaya başlandı. O zamandan kalma gelenekle en iyi pastırma Kayseri’de yapılmaktadır. Pastırma, Türkler tarafından Rumeli’ye de geçmiştir. Sırt, kuşgönü, şekerpare ve dilme olarak dört pastırma türü vardır.
Tarihimizde ”İlk”ler / Burhan Atan
Mezarlıkların saadethane olduğuna hep inandım, evet, yatıp üstüne toprağı çekmek, önünden vızır vızır arabaların geçmesi, korna sesleri, yol yapım çalışmaları, duvarlara yazılan yazılar, kıkırdayan kızlar, yaşlı mezarlığa yan gözle bakan mazbut kadınlar, çarşambaları kurulan pazar, kaya gibi domates, şekerpare kayısı, sen mezardasın onlar pazarda. Onların eli kolu dolu senin boş, onların kafası kim bilir neyle dolu seninki neyle, onlar koşuyor sen vardın beklemedesin, onlar şişman sen zayıf, onlar konuşkan sen suskun, onlar bakıp görmüyor sen bakmadan görüyorsun, onlar dua ediyor senin duaların bitti, onlar rüya görüyor, uyanıyor, reçel yiyor, çay içiyor, sobayı yakıyor, üşüyorlar. Sen uzanmış görüyorsun. Rüya mı imiş, belki de hala bilmiyorsun.
Coşkuyla Ölmek / Şule Gürbüz
Şekerpare ile İlgili Sözler