Yazımız 11 Ekim 2023 tarihinde güncellenmiştir.
Eskilerin Hazan Mevsimi dediği Sonbahar hüzün mevsimidir. Şiirlerde hüzünlü bir eda ile bahsedilir sonbahardan. Özellikle eylül ayından. Sararmış dökülen yapraklara baktıkça ömür kitabımızın sayfalarının da birer birer koptuğunu düşünür, geçen ömrümüze ağlarız.
Bir açıdan da sararan yaprakların toprağın bağrında tekrar can bulup baharda yeşereceği düşüncesi ile içten içe umutla hayatımıza yeni sayfalar açma mevsimidir sonbahar.
Sonbahar ile ilgili söylenmiş veciz sözler ve duygu yüklü şiirleri sizler için derledik.
Sözleri ve şiirleri okurken isterseniz alttaki Sonbahar fon müziğine tıklayarak, müzik eşliğinde sayfamızı gezebilirsiniz.
Her sonbahar bir gözyaşı ile başlar.
Bir ölüm vefalı, bir de sonbahar.
Fani ömür biter, bir uzun sonbahar olur.
Google 23 eylül doodle
Ve bir sonbahar daha geçiyor ömrümüzden.
Sabah yağmuru yolcuyu yolundan alıkoymaz.
Eylül bir ay değil, bir aylık ayrı bir mevsim.
Sonbahar rüzgarı bizi yeniliklere götürür.
Dışımız günlük güneşlik içimiz eylül eylül sonbahar.
Eylül toparlandı gitti işte. Ekim filan da gider bu gidişle.
Sonbahar her yaprağın çiçeğe dönüştüğü bir mevsimdir.
Huzur ve mutluluğun saklandığı mevsimdir sonbahar.
Soğuğun iliğimize işlemesi ile keyfimiz yerine gelir.
Ah burada olsan, çok güzel hala, İstanbul’da sonbahar.
Sonbahar ile gelen neşe ve keyif insanlara huzur verir.
Sonbaharın diğer mevsimlerden daha fazla altını vardır.
Aslında yaprak sıkılmıştı ağaçtan. Bahaneydi sonbahar.
Sonbahar, klasik bir müziktir; o başladığında, yerçekimi yok olur!
Dedim ya, Eylül‘dü. Savruluşu bundandı kimsesizliğimin.
Hayat, sonbahardaki çıtırdayan yapraklardan sonra yeniden başlar.
Her gönül insanı yemiştir, ömründe birkaç kez, Eylül‘ün tokadını.
Özlemek sonbahara benzer, insanlar özler ama içinden serin rüzgarlar eser.
Eylülden önce gözlerini iyi dinlendir çünkü bütün renkleriyle sonbahar onları ziyarete geliyor!
Oysa ben akşam olmuşum, yapraklarım dökülüyor usul usul, adım sonbahar.
Gözlerin mi daldı yoksa sıkıldın mı sorulardan? Hiç geçmez mi gözlerinden bu sonbahar.
Yaşam insanlara bir şeyler sunar, sonbahar ise sunulanlardan insanların faydalanmasını sağlar.
Ve neylersin mevsim sonbahar işte; yaprak nasıl düşerse, gözyaşı da öyle düşer bu mevsimde.
Onu neden sevdiğimi bir türlü anlamıyor. Ağzı temmuz sıcağı, bakışları sonbahar.
Bakmayın mevsimlerden sonbahar, aylardan kasım oluşuna. Benim kapım hep aralık.
Seversem eğer sonbaharda severim, sevginin sıcaklığı en güzel o zamanda hissedilir.
Sonbaharda çiçeklerden bahsetmek iyi gelir. İnsanın içini ilkbaharmış gibi ümitle doldurur.
Yeni yapraklar çıkabilsin diye eski yaprakları temizler hüzün. Üzülme, sonbahar serttir ama sonu aydınlıktır.
Belki bir sonbahar hatırlatır beni sana. Yapraklar koparken dalından bir bir, O apansız kopuşumuzu hatırlarsın.
Dikenin kalbime battığı bir sonbahar günüdür. Sen elini bulutların içinde gezdirirsin, bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler.
Belki umurumdasın, evet umurumdasın. Bir yaprak düşer yere; çıt. İşte sonbahar gibisin, ıslaksın, çok uzaktasın.
Bir çift yeşil göz yüzünden içimde bir sonbahar acıyor; öyle acıyor ki, acılar acısız kalıyor, mevsimler üstüme devriliyor, kışlar kışsız kalıyor. ( Necip Fazıl Kısakürek )
Sadeydi bu sonbahar, sancısız bitti acılarım. Gözyaşı akıtmadım bu sonbahar. Dallarım kırıldı canım yandı ama ben alıştım artık ağlamadım bu sonbahar.
Sonbahar güneşi gibisin bahtı figan. lşıldıyorsun ama ısıtmıyorsun. Gösteriyorsun ama hissedilmiyorsun!
ŞİİRLERDEN BİR DEMET
Adım Sonbahar
nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar Atilla İlhan
Sonbahar
Durgun havuzları işlesin bırak
Yaprakların güneş ve ölüm rengi,
Sen kalbini dinle, ufkuna bak.
Düşünme mevsimi inleten rengi
Elemdir mest etsin ruhunu
Eser rüzgarların durgun ahengi.
Yan yana sessizce mevsimle keder
Hicrana aldanmış kalbimde gezin
Esen rüzgarlara sen kendini ver. Ahmet Hamdi Tanpınar
Eylül’dü
Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Eylül’dü……
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Eylül’dü…..
İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,
Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.
Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.
Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında yürüdüm bir zaman
En çok sesini aradım.
Gözlerinse asılı bıraktığın yerdeydiler hâlâ.
Gözlerini sildi zaman..
Dedim ya… Eylül’dü.
Savruluşu bundandı kimsesizliğimizin. Cemal Süreya
Eylül Sabahının Serinliği
Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Ciğerlerime dolduruyorum
Sessizlik ve serinlik
Birleşiyor
Yıkanmış güvercinler
Ve çok uzakta bir tren sesi
Her zaman yeniden başlamak duygusu
Doğuyor içimde
Her uyanışımda
Düşmanlarımı bağışlıyorum
Daha çok seviyorum dostlarımı
Her uyanışımda
Eylül sabahının serinliğini
Yaprakların serinliğini
Yüreğime dolduruyorum Ataol Behramoğlu
Güz Gömleği
Güz gömleği giydi şiir
Hüzün sanıyor görenler
Açık kalmış bir düğmesi
Ki rüzgâr girsin diyedir
Cebinde yağmur kokusu
Bir tutam kurutulmuş ot
Yeni bir imge arıyor
Onunla, ince akan su
Bir kadın eli değmiştir
Belki de yıllar öncesi
Saklar durur unutamaz
O gömleği giydi şiir Ahmet Uysal
Sonbahar
Sonbahar -ki acının değişmez dipnotudur-
Sesinin solgun göğünde
Küçük bir yıldızla bir harfi tutuşturur.
Savrulur her yana kavruk kelimelerle,
Yüreğini acıyla buruşturur.
Bakışının pasıyla zırhlanan dünya,
Binlerce pıtrak yapıştırır yüzünün kumaşına
Sonbahar -ki doyumsuz bir aşkın sonudur. Metin Altıok
Uyanık Uykuda
Düşteyim işte, çıkageldi bir güz yeli
Hafiften. Bir buğu gibiydi gök.
Ey kendini saklayan geçmiş, ince bir tül ardında;
Güz geldi ve yıldızlarını üstüme dök.
Artık büyüdüm. Ey sonsuz çocukluk!
Atlar, atlıkarıncalar ve yolculuk.
Tuhaf değil mi, bu leylekler nereye göçer
Gök yolunda? Yazdan kalan kanat sesleri
Gibi duyuluyor. Her şey bir bir ve örtük,
İnce, bilinmez bir yüz sanki.
Bir kuru ağaç olarak kalayım mı?
Öyleyse ey güz, dök yapraklarımı!
Gövdemi kemirecek kurtlar toprakta
Gözlüyor yolumu. Beklesinler bakalım.
Ayaklarım sağlam basıyor daha, yolum var
Günlere. Üşüsem, ısıtıyor kanım.
Ben bir leyleğim, uykuda uyanık / güz geldi artık
Göçüyorum yarı uyur, yarı uyanık. Ali Püsküllüoğlu
Umut Yaprakları
Öyle bir ilkyaz ol ki korkut yaprakları,
Öyle bir son yaz ol ki tut yaprakları,
Sararıp dökülürken güz rüzgarlarında
Ardında savrulsunlar, unut yaprakları.
Sevinçlerinde onlar vardı, hüzünlerinde onlar
Seninle yeşerdiler, seninle soldular..
Olsunlar senden sonra da umut yaprakları. Özdemir Asaf
Sonbahar Geliyor
Sonbahar geliyor serçe
Yuvanı ne yapacaksın?
Ayva çiçek açmadan önce.
Meyvelerin içi geçecek
Rüzgâr başka çeşit esecek
Yağmurlarla ıslanacaksın.
Halbuki ne kadar sıcaksın! Cahit Külebi
Mevsim Sonbahar
çiçekli badem ağaçlarını unut.
değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
ıslak saçlarını güneşte kurut
olgun meyvelerin baygınlığıyla parıldasın
nemli, ağır kızıltılar…
sevgilim, sevgilim,
mevsim
sonbahar… Nazım Hikmet Ran
Sonbahar
Fânî ömür biter, bir uzun sonbahâr olur.
Yaprak, çiçek ve kuş dağılır, târümâr olur.
Mevsim boyunca kendini hissettirir vedâ;
Artık bu dağdağayla uğuldar deniz ve dağ.
Yazdan kalan ne varsa olurken haşır neşir;
Günler hazinleşir, geceler uhrevîleşir;
Teşrinlerin bu hüznü geçer tâ iliklere.
Anlar ki yolcu, yol görünür serviliklere.
Dünyânın ufku, gözlere gittikçe târ olur,
Her gün sürüklenip yaşamak rûha bâr olur.
İnsan duyar yerin dile gelmiş sükûtunu;
Bir başka mûsıkîye geçiş farz eder bunu;
Teslîm olunca va’desi gelmiş zevâline,
Benzer cihâna gelmeden evvelki hâline.
Yaprak nasıl düşerse akıp kaybolan suya,
Ruh öyle yollanır uyanılmaz bir uykuya,
Duymaz bu anda taş gibi kalbinde bir sızı:
Fark etmez anne toprak ölüm mâceramızı. Yahya Kemâl Beyatlı